Siyaset, yani millete hizmet zor zenaattır. Öyle önüne gelenin harcı değildir. Hele bizdeki zorluğu, anlatılır gibi değildir. Bundan dolayıdır ki, siyasete soyunmak isteyenlerin evvel emirde dikkat edecekleri şey; millete gerçekten sevdalı olmalarıdır. Zira, bu sevda olmadan bu denli zorluklara katlanabilmenin imkan ve ihtimali yoktur. Siyaseti geçim kaynağı olarak görenler ve bu uğurda siyaset yapanlar, elbette konumuzun dışındadır. Onların zaten, millete hizmet gibi bir dertleri yoktur. Bu tipler, ister iktidarda olsunlar; isterse muhalefet yapsınlar; tek bildikleri ve icra ettikleri şey günlerini gün etmektir. 1950'den sonraki, şekilde demokrasi devrimize baktığımazda; millete gerçekten hizmet etmek isteyen siyasetçilerin neler çektikleri ve el an da çekmekte oldukları cümle alemin malumudur. Merhum Adnan Menderes, milletimize ekmeği; evet evet yanlış okumadınız; ekmeği ve hürriyeti tattırmanın bedelini, darağacında canını vererek ödedi! Merhum Özal'a atılan iftiralar, hâlâ hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. En büyük sıkıntıyı da, ömrünü hizmetinde geçirdiği Süleyman Demirel'den çekmişti! Cindoruk ise, siyasetimizde emanetçi olarak bilinir. Seneler senesi, kendisini millete, merhum Menderes'in avukatı olarak tanıtmasına rağmen, bu durumun gerçekle bir ilgisi yoktur. Gerçi siyaset, milletin emanetine sahip çıkmak olarak bilinse de; Cindoruk'un bu denli bir emanetçiliği asla söz konusu değildir. Onun emanetçiliği, emir aldığı yeri ve kendi nefsini tatminden ileri gitmedi. Daha açık ifadesi ile ise, milletin emanetine ihanet etmiştir. 28 Şubat sürecinde, Süleyman Demirel'le birlikte; milletin iktidarını alaşağı etmekte baş rolü oynadılar! Şimdi de; 76 yaşında olmasına rağmen, DP'nin başına geçerek, aklı sıra merkez sağı toparlayacakmış. Halbuki, onların merkez sağ dedikleri DYP-ANAP; bunların her ikisi de sıfırı tüketmiş partiler. Sıfırı tüketmiş olmalarına rağmen, bunların birlikteliğini dört gözle bekleyip; bu harekete lider olmak isteyenlerin sayısı oldukça yüksek. Bakalım 'Baba' kime göz kırpacak?