Bizdeki muhalefetin dünyada emsali yoktur... Her çeşit milletten teşekkül etmiş ABD'de demokrasi var; orada da seçimler yapılıyor. Hatırlayın; muhalefet partisi ve lideri seçimleri kıl payı kaybetti. Kaybeder kaybetmez, kazananın ayağına giderek tebrik etti; çalışmalarında başarılar dileyerek köşesine çekildi. Artık; yeni dönemde seçilmiş başkanın ve ekibinin çalışmalarını ve icraatlarını izlersiniz. Katılırsınız veya katılmazsınız ama; iktidarı icrayi faaliyetinde serbest bırakırsınız. İki de bir ona ayak bağı olmazsınız. Yapmak istediği her işi yerden yere vurup, yıkıcı muhalefet örneği sergilemek yalnızca bizde vardır. Kısacası; bizdeki iktidarı muktedir kılmamak için elimizden geleni ardımıza koymamışız; anayasamızı ve kanunlarımızı ona göre dizayn etmişizdir! Böyle olunca kabak milletin başında patlıyor! Ne iktidar iktidarlığını ve ne de Muhalefet muhalefetliğini yapabiliyor. Kısır bir döngü içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Millet, şaşkınlık içinde! Sorumsuz muhalefetin oluşturduğu bu denli kaotik ve toz duman ortamında ise millet, tam bir şaşkınlık yaşıyor. Ne iktidarı ve ne de muhalefeti gereği gibi değerlendirebiliyor. Çünkü; kimin ne yapıp yapmadığı belli olmuyor! Malum; Başbakan Tayyip Erdoğan yeni bir girişim başlattı. Bu girişiminde 'Kürt sorunu' ifadesini kullandı diye, irili ufaklı muhalefet hep bir ağızdan yüklenmeye başladı. Nerede ise, gök kubbeyi başlarına yıkacaklar! Halbuki aynı muhalefet, seneler öncesi aynı ifadeyi, bu kez o günkü iktidarı yıpratmak için kullanıyordu! Şimdi sorarım size; bu memlekette seneler senesi 'Kürt' kelimesi bile kullanılmadı da ne oldu? Sorun çözülebildi mi? Bir memlekette iktidar veya onun başı olan Başbakan ülke sorunlarını konuşmayacak da ne yapacak? Sorunları herkes konuşabilir ama, onları dinleyecek ve çözüm üretecek merci iktidardır. Yani çözümü ya iktidar bulup tatbik mevkiine koyacak veya çözüm bulanların önerilerini dinleyip değerlendirecek. Başka şekli var mı? Başbakan açık konuşuyor... Sorunlar konuşulmayınca yok mu oluyor? Güneydoğu ve namı diğer 'Kürt sorunu' senelerce konuşulmadı da ne oldu; sorun çözülebildi mi? Yoksa, çığ gibi büyüyerek önümüze mi geldi? Başbakan, ülke meselelerine kafa yoran, düşünen; bunları yazıp çizen, konuşan bir grup insanla konuştu diye eleştiriliyor! Meselelerin çözüm adresi olan Başbakan, konuşmuyor veya konuşanları dinlemiyorsa asıl o zaman eleştirilmeli değil mi? Başbakan bütün iyi niyeti ile, herkese ve her kesime açık olduğunu söylüyor ve ilave ediyor: 'Bu konuda önerisi olan varsa getirsin, dinleyelim; uygulanabilirse uygulayalım. Bu uygulamayı da öneriyi getirenin hanesine yazalım; bundan asla gocunmayız.' Başbakan'ın bu iyi niyetli girişimini mahut muhalefet; 'PKK'yı muhatap aldı veya alacak' şeklinde yorumlayıp kamuoyuna sunmaya kalkıştı! Tek kelime ile, iktidarı da kendi muhalefetleri gibi sorumsuz zannettiler! Bu denli çirkin politikayı Başbakan, 'seviyesiz ve terbiyesizce' olarak niteledi ve, 'PKK ile ne konuştum ve ne de konuşurum. Biz, işgal ettiğimiz makamın sorumluluğundayız. Onlar kendilerine baksınlar!' diyerek yüzlerine çarptı. Demokrasilerde muhalefet en az iktidarlar kadar önemli de; bu kafadaki yıkıcı muhalefetle hangi soruna çare bulunabilinir?