Çirkin senaryolar...

A -
A +

Anayasamızda belirtilen savaş sebebi hariç (o da, bizzat içine gireceğimiz bir savaş), hiçbir şekil ve surette; 3 Kasım'da yapılması kararlaştırılan erken seçimden vazgeçmemeliyiz! Nereden çıktığı belli olmayan, hangi mahfillerden tezgahlandığı bilinmeyen birtakım senaryolarla; belli ki, 3 Kasım'da yapılması gereken seçimler iptal edilmek ve ileri bir tarihe ertelenmek istenmektedir! Bu hal, düpedüz milletle alay etmektir ve bunun sorumluları, bu durumun hesabını millete veremezler! Bu vebalin altından kimse kalkamaz! Perişan durumdaki millet, tek umut olarak 'seçim sandığı'nı görüyor. Onunla kendisine bir çıkış yolu bulabileceğini umuyor! Erken seçim kararı 'siyasi belirsizlik' yüzünden alındı. Kim ne derse desin; kendisi hangi siyasi hesapların içinde olursa olsun; 'siyasi belirsizliği' ilk defa fark eden ve dillendiren, 57. hükümetin 4. ortağı durumundaki Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş olmuştur. Kemal Derviş'in bu tavrı olmasa idi; 57. koalisyon hükümeti, milletten kopuk olarak, milletin gözyaşı ve ıstıraplarını daha da artırarak yoluna devam edecekti! Kemal Derviş şöyle yaptı; böyle yaptı; arkadaşlarına verdiği sözü tutmadı, onları satıp rakip bir partiye kapağı attı; bütün bunlar ayrı konular ve tamamen kendilerini bağlar. Milleti bağlayan ve ilgilendiren yegane konu ise, 'siyasi belirsizliğin' giderilmesi, ortadan kalkması ve bunun için de seçimin bir an önce yapılmasıdır. Neymiş efendim; seçim kararı kanunla değil de Meclis kararı ile alınmışmış! Bu kararın iptali kolaylıkla mümkünmüş! 11 Eylül'den, milletvekili listeleri YSK'ya teslim edildikten sonra oluşacak küskünlerle, seçimi istemeyen partilerin talebi üzerine bu karar iptal edilecekmiş! Bu durumda da ister istemez, yeni bir hükümet gerekli imiş!.. İşte bütün bu senaryolar, kurulması muhtemel bu yeni hükümet üzerine yapılıyor! ANAP ayrılarak mevcut hükümet düşürülecek; bilahare Tansu Çiller'in başbakanlığında DYP-ANAP-YTP hükümeti, dışarıdan SP destekli olarak kurulacak! Yeni hükümetle birlikte, Seçim ve Siyasi Partiler Kanunları değiştirilerek, partilerin ittifak imkanı kanunla temin edilip, öylece seçimlere gidilecek! Görüldüğü gibi, bu senaryoda milletin şamarından korkan siyasi partiler var ancak; milletin kendisi yok! Siyasi belirsizliğe bu ülke ve bu ekonomi daha ne kadar tahammül edebilir? Öyle anlaşılıyor ki bütün bunların hiçbir önemi yok; yegane önemli olan ise, sandığa gömülmesi kesinleşen partileri bu halden kurtarmak ve bunun için de, koltuk sevdalısı bazı siyasilere bu ikbali sağlamak! Bu yaklaşım içinde olanları millet affeder mi zannediyorsunuz? Bugün değilse yarın, er ya da geç bu sandık milletin önüne konmayacak mı? Yoksa; yeni toplum mühendislikleri ile milletin hafızasını kaybettirebileceğinizi mi umuyorsunuz?! Tam Ankara siyaseti!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.