Çok oluyoruz, çook! -2-

A -
A +

Hakan Fidan'ın, daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan'ın hedef alındığı adli kovuşturma girişimi, hafızalarda hâlâ tazeliğini korumaktadır. Şimdiki ve önceki; tüm bu linç girişimleri belli ki aynı merkezlerden kaynaklanıyor!

Devletlerin olmazsa olmazı, kendi istihbaratlarıdır. Zira güvenlik, istihbarat eksenlidir.
'Vesayet' sisteminin eğitimiyle, bünyelerimizin tahrip edildiği ve; dimağ, kalp ve dillerimizin her biri ayrı istikametlere yönlendirildiği gibi; istihbaratımız da tıpkı onun gibi, çok başlı ve ne idüğü belirsiz bir konumda idi. Milli İstihbarat Teşkilatı, Genelkurmay İstihbaratı, Jandarma İstihbaratı, Emniyet İstihbaratı.. Çok başlı, birbirlerinden kopuk ve habersiz ve hatta birbirlerine karşı; 'çorba' bir oluşum içerisindeydiler.
Her şeyden önemlisi; dışa karşı konumlanması gereken Milli İstihbarat Teşkilatı içe dönük operasyonlar düzenliyor; bu yüzden dışa karşı aktif olması lazım gelirken, ister istemez pasif duruma düşürülüyordu?
Bu durum ise, ziyadesiyle dışarıdaki düşmanın ekmeğine yağ sürüyordu.
Düşman olmayan bir kısım dış güçler, demokrasiden dem vurduğunda ise; derhal kapılarına gidilip içerideki 'Şeriat' hayali tehlikesinden bahsedilip, 'ufunetleri' önlenmeye çalışılıyordu!
Dışarısı ile içerisi; emme-basma tulumba gibi; al gülüm-ver gülüm hesapları içinde ve her birisi de hayatlarından memnun yaşıyordu. Hedef; Türkiye'nin belirlenen ülke olması ve asla belirleyen olmaması idi! Zira, belirleyen olursa, Osmanlı'yı hatırlatırmış!
Tarihin cilvesine bakın ki, Osmanlı'dan hem içerideki ve hem de dışarıdaki 'hakim' güçler korkmaktaydı!
Başbakan Tayyip Erdoğan, 'vesayet' rejimini kaldırarak; Türkiye'yi şahsiyetini müdrik hale getiriyor ve bu cümleden olarak; devletin istihbarat kanallarını bir havuzda toplayarak; birbirleriyle uyumlu ve birbirine yardım eder hale getirdi. Hepsinden önemlisi; kağıt üzerinde yazan; 'Başbakana bağlıdır' ifadesini kuvveden fiile çıkararak; başta Türkiye'yi ve kurumlarını 'kendileri oluş' haline getiriyor!
Bundan dolayıdır ki, bölgesel güç haline gelen Türkiye, birilerini ve en başta dost ve müttefik (!) bildiğimiz ülkeleri ürkütüyor. Zira, Türkiye'nin adım attığı her yerden, onların ayakları kesiliyor!
Bize 'kefen biçilen' Lozan masasını hatırlayın; yağmalanan Cihan imparatorluğumuzun külleri üzerine kurulmaya çalışılan devletin; gözü dönmüş yağmacılarla pazarlığı, kasap dükkanlarındaki, 'ceylan yavrusuna saldıran onlarca sırtlan' tablosunu çağrıştırıyordu!
Unutulan ve hesap edilemeyen ise, şafağın; zifiri karanlıktan sonra sökeceği gerçeği idi!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.