Siyasetçinin görevi sorun çözmektir. Bizim şanssızlığımız; CHP'nin, yalnızca kendini devleti kuran parti olarak görmesi ve kendi dışındakileri ayırarak, yalnızca kendilerini 'Atatürkçü' bilmeleridir. Kendilerine yakıştırdıkları 'Atatürkçülük' ise, Atatürk'ü 1938'de öldürüp dondurmak şeklidir ki, bunun bu günkü ifadesi tam anlamıyla 'statükoculuk'tur. CHP; 1920'lerin-30'ların anlayışıyla '6 Ok'un üzerine titriyor. Üstelik bunu, seçkinci bir anlayışla yapıyor; halkı, halkın seçtiklerini küçümsüyor! Onları, CHP'li olmadıkları için 'Atatürk' ve 'Atatürkçülük' düşmanı olarak algılıyor! Başkalarının 'Atatürk' demeleri, onları pek ilgilendirmiyor. 'Atatürk'ü tekellerine almakla ve yalnızca kendi anlayışlarını 'Atatürkçülük' bellemekle; gerçekte Atatürk'e ve Atatürkçülüğe en büyük kötülüğü yapıyorlar ama farkında değiller. Bu cümleden olarak; kendilerinin her dedikleri ve her yaptıkları meşru, başkalarınınki ise gayr-i meşrudur. Böylece, kendi anlayışlarındaki Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü tabulaştırdılar... Neredeyse; bu konularda kimseye söz hakkı bile vermeyecekler! Mesela; kendi Atatürkçülüklerine eğreti bir solculuk ilave ettiler! Daha açık ifadesiyle Atatürkçü anlayışlarını solculuk olarak ilan ettiler. Tabiatıyla bu durumu, hiçbir gerçek solcuya yutturamadılar. Öyle ki, bugün birçok solcu CHP'nin bu denli algılayışını 'faşizm' olarak nitelendiriyor!.. CHP'nin bu anlayışı devlet hayatımızın bürokrasisine aynen yansıtıldı. İş bununla da kalmadı; 1950 yılından itibaren CHP de iktidardan uzaklaştırıldı. Hal böyle olunca; gelen iktidarlar mevcut bürokrasiye iş yaptıramaz oldu. Neticede olan, millete oldu. Milletin sorunları devamlı olarak halının altına süpürüldü. Yılanın başı küçükken rahat koparılacakken; sorunlar gitgide ejderhalaştı. Bu durumu bilen geçmiş siyasetçiler, hiç risk almadan hükümetçilik oynayıp vakitlerini doldurup gittiler. En iyileri, bu sorunlarının üzerine gitmek şöyle dursun, yalnızca bir kısmını dillendirmekle yetindiler! Sadece Başbakan Tayyip Erdoğan'dır ki, sorunları dillendirip üzerlerine üzerlerine gidiyor. Bunu da, bürokrasiyi hizaya getirmek istemesinden ve bu husustaki başarılı çalışmalarından anlamaktayız.