Cuma sohbeti

A -
A +

Buhranını bir türlü yenemeyen ve her geçen gün artıran insan, bu ahir zamanda huzursuzluğun daniskasını yaşıyor. Dünyanın ve nefsinin peşinde koşan insanı dünya, asla yakalanmamacasına peşinde koşturuyor! Katmerli cehaletinin ve nefsine zulmün bedelini ödüyor! İslam âlimleri, insanda iki tane aklın olduğunu söylüyor. Bunlardan bir tanesi akl-ı me'aş olup, gelip geçici dünya işlerinde mahirdir. Satıhta kalır ve asla, derine inmeğe, hakikatle yüzleşmeye yol bulamaz. Çürüyüp yok olacak bir yüzün makyajı için saatlerce vakit harcar da; ölmeyecek ve hesaba çekilecek ruhu, bir an olsun düşünmek bile istemez! Bu akıl çeşidi bütün insanlarda vardır ve her insan, bu aklından son derece memnundur! Bir de akl-ı me'ad vardır ki, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inananlarda bulunur. Bu akıl, ahiret derdi ile dertlidir. Ölümü ve ölüm ötesini düşünür. Oraya hazırlık yapar. Bu akla sahip olmak, kolay olmayıp öyle her babayiğidin harcı değildir. Bu akıl sahipleri, ölmeden evvel ölmüşlerdir zira! Dünya hayatında iken, kendilerini kefene sarılmış, kabre konulmuş bilirler! O daracık ve karanlık yerde, amellerinden başka yol arkadaşı, yardımcısı, eş, dost ve akrabası yoktur. Nefislerini ve dünyalarını satmış, nefsi ve dünyevi arzularından vazgeçmiş; buna mukabil, ahireti ve sonsuzluğu tercih ederek satın almışlardır. Her iki çeşit akıl sahiplerinin işi alışveriştir. Biri dünyaya talip oldu ve ziyan etti; diğeri ahirete talip olup, sonsuzluk kervanının er kişisi oldu. Sevgili Yunus'umuzun belirttiği gibi; 'zehirle pişmiş aştan yemeden' akl-ı me'ad sahibi olunamaz! Nerede o kahramanlar? Bunlar kibrit-i ahmer gibi olup, çok ama çok az kalmışlardır. İnsanların yekununa kıyasla sayıları yok denecek kadar azdır! Böyle bir zamanda; yani hak ve hakikatin yırtıcı hayvanların inlerine çekildiği bir demde, insan gibi insanın ölmesi, yaşamasından daha hayırlıdır. Nasıl daha hayırlı olmasın ki, her geçen saniye günahları ve hesabı artmada... İslam âlimleri yine buyuyorlar ki; ölmeden evvel ölmenin zevk ve lezzetine doyum olmaz, ancak; bu çetinler çetini işi başarabilmek, hele bu ahir zamanda zorların zorudur. Bütün bunlarla beraber, hiç olmazsa yapılması gereken insana, Allah'ı ve ahireti hatırlatacak bir kişinin bulunmasıdır. Bu kişi cevher olup, hatırlattıkları ile arkadaşını akl-ı me'ad sahibi yapmaya muktedirdir. Böyle bir arkadaştan, rehberden yoksun insan, nefsi ile baş başa kalmış ve akl-ı me'aşın dairesinin dışına çıkamamış bir zavallıdır. Dünya hayatını oyun ve eğlence ile geçirir; bugün veya yarın öldüğünde, pişmanlıkların en acı ve en şiddetlisini duyar ama; para etmez! Geçtiğimiz Pazar günü, can dostlarımızdan bir tanesini, sevgili Ahmet Işık Ağabey'i kaybettik! Çocuk safiyetinde ve masumiyetinde, güzeller güzeli bir insandı Ahmet Ağabey. O kadar masumdu ki, onun sol omzundaki kiramen katibin meleğinin defterinin kapağı hiç açılmamıştır. Mübarek naşını yıkayan Sedat Hoca, böyle nurlu ve güleç bir cenaze görmediğini söyleyince; faziletli Said Arvas Ağabey; 'Tabii, kimin oğlu o!' diyerek, taziye dileklerini şu manidar cümlelerle ifade etti: Hazret-i Abbas, sevgili Peygamberimizin amcaları idi. Oğlu Abdullah, Ashab-ı kiramın en faziletlilerinden ve babası gibi yüksek âlimlerinden idi. Babası vefat edince, insanlar taziyeye geldiler. Hz. Abdullah diyor ki; bunca taziye arasından bir Arabinin söylediklerini unutamıyorum. Arabi şunları söyledi: Efendim! Güzelce sabredin. Ta ki, bizler sabrı sizden öğrenelim. Zira, baştakilerin sabrı halk için örnektir. Bu musibetten yani babanızın vefatından dolayı gösterdiğiniz güzel sabırla kazanmış olduğunuz sevap, size babanızdan daha hayırlıdır. Anne ve babalarımızdan, bize daha şefkatli olan, merhametlilerin en merhametlisi olan Allahü teala da, babanıza sizden daha hayırlıdır. Güzel insanlar bir bir aramızdan ayrılıyor, dünya cefasıyla bize kaldı; dayan dayanabilirsen! Cennet nimetleri sana afiyet olsun sevgili Ahmet Ağabey!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.