Cuma sohbeti

A -
A +

İhtiyarlayan gezegenimiz ömrünün son baharını yaşıyor artık! Belli ki, ona da, yaşamaktan dolayı usanç geldi. Üzerinde bulunan insan marifetiyle dünya, yaşanamaz kılındı. Yaratılış gayesinden uzaklaşan insan, hem kendisinin ve hem de üzerinde yaşamakta olduğu dünyanın ipini çekti. Ebedi yolculuğunun yalnızca bir mola yeri olan dünyayı, insan, gafleti yüzünden, ebedi yurt edinmeye kalkıştı. Burada sonsuz kalacakmış gibi, dünyaya sarıldı. Büyük ve doymak bilmez bir iştiha ile dünyaya saldırdı. Dünya önden, o arkadan koştu. Ölüm denilen, dünya lezzetlerine son veren gerçek, kimse için gecikmedi. İnsanın ve bütün âlemlerinin yoktan var edicisi olan Allah, dünyayı bir Pazar yeri, insanı da oraya alış verişe göndermişti! Sonsuz kalınacak ahiret yurdunun tedarikini dünyadan yapmamızı istemişti. Ahiret yurdunun (cennet ve cehennemin) bütün ihtiyaçları dünyaya serpilmişti. Dileyen, dilediği şeyi azık ediyor; orada, ebediyet yurdunda tatmak için! Akabe Biatı'nda, 70 kişiyle gelip Peygamberimizle ahitleşen Abdullah bin Revaha soruyor: - Bizden istediğiniz ve bunu yaptığımız taktirde bize va'diniz nedir? - Şeriki olmayan Allah'ı bilip, O'na ibadet etmeniz ve beni, O'nun elçisi olarak tanıyıp, canlarınızdan ve mallarınızdan çok sevip korumanız; karşılığı ise, Rabbimizin va'di olan cennettir. Başta Abdullah bin Revaha ve 70 Medineli; hayatında hiç yalan konuşmamış ve herkesin 'emin' olarak bildiği, bu güzeller güzeli mübarek yüze ve söze karşı: - Ne kârlı alış veriş! Bundan ne döneriz, ne de dönülmesini isteriz! Onların kalplerindeki ihlas nurunu, kendine ve Habib-i ekremine samimiyetle inanıp bağlanan, bu numune insanları ve davranışlarını hakkıyla gören Rabbimiz, mealen şöyle buyuruyor: 'Allah mü'minlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar, Allah yolunda savaşırlar; öldürürler, ölürler. (Bu) Tevrat da, İncil de ve Kur'an da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır? O halde, O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişten dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır.' (Tevbe suresi, 111. ayet) Gönül sultanlarımızdan Hasen-i Basri hazretleri, Rabbimizle kulları arasındaki bu alış verişi; Allahü tealanın sonsuz mağfiretinde eriyerek, şu hayret cümleleri ile ifade eder: 'Ne büyük bir ihsan-ı ilahidir bu! Kendi yarattığı malı ve canı kullarından tekrar satın alıyor! Üstelik, cennet gibi bir fiyat veriyor! Bu va'din senedi Kur'an-ı kerim, şahidi Gaye İnsan Peygamberler Peygamberi, kefili ise, her şeyin mutlak sahibi olan Rabbimiz!' Mallarını ve canlarını Allah'tan kıskananlar ziyan etti. Ölüm, gaflet perdesini yırttı ve gerçeği bütün çıplaklığı ile gösterdi. Dünya, her şeyi ile çok gerilerde kaldı. Ahiret yurdunun kahraman erleri nerede; onlara ne oldu? Onlar da, dünyanın yaldızına, süsüne, eğlencesine ve malına kandı. Sevgili Peygamberimiz, ahir zamandaki imanı; avuç içinde tutulmak istenen kora benzetmiş. Bu devirde, malını ve canını Allah için verebilmek, ateşi avuçta tutmakla eş değerdir. Zaman ve mekan kokuşmuştur zira.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.