Cuma sohbeti

A -
A +

İnsanoğlu eşref-i mahluktur. Yani, yaratılmışların en kıymetlisidir. Onun bu kıymeti, Yaradan'ın kendisini muhatap kılmasından gelmektedir. İnsanoğlu, sahip olduğu bütün kıymetlerle beraber, çetinler çetini bir imtihana tabi tutulmuş ve gerçekte ona acziyeti ve haddi bildirilmiştir. Bu çetin imtihanı kazanmanın yolu, acziyetini bilip, haddi aşmamasıdır. Cenab-ı Hakk'ın koymuş olduğu hudutlara riayet etmesidir. Yani, edepli olmasıdır. Zira edep, hududa riayettir. Eşya ve hadiseleri teshir etmesi, hükmü altına alması için yaratılan insan, yeryüzünde Allah'ın halifesidir. İnsanoğluna haddini bildiren en açık delil, kendi varlığı, maddi ve manevi yapısıdır. Sahip olduğu muazzam yaratılış karşısında şaşkına dönen insan, kendine 'meçhul' demek zorunda kalmıştır. Bilim ve teknoloji bu kadar ilerlemesine rağmen, insanoğlu daha kendi maddesini keşfedemedi. Darwin bile; 'gözün yapısını ve onun görme olayındaki fonksiyonlarını düşündükçe, tepem atacak, aklım yerinden çıkacak gibi oluyor' demekten kendini alamamıştır. İnsanın sahip olduğu, bu muazzam varlığına kendisinin hiçbir dahli yoktur. İnsan; nereden ve nasıl geldiğini, nasıl şekillendiğini, nasıl büyüyüp olgunlaştığını, nasıl yaşlandığını ve nereye, niçin gideceğini düşünmek ve bilmek zorundadır. En ufak bir zerrenin bile boş ve manasız yaratılmadığı bu alemde, bu muazzam yapı; abes, boş ve manasız olabilir mi? Bütün alemleri kendine müsahhar (teshir edip, hükmü altına alması) gören ve bu uğurda nefes ve ömür tüketen insanın kendisi ne için vardır ve neye memurdur; hiç düşündü mü? Büyük başın derdi de büyük olur. Memuriyeti ve imtihanı da çetinler çetinidir. Tabii, mükafat ve mücazatı da... Yaratılanların zirve noktası insanoğlu, aczini ve haddini bilmediği; bütün bu nimetleri kendisine bahşeden Rabbini unuttuğu zaman, nankörleşir ve aşağıların aşağısına inkılap eder. Yok yere, her şeyi kendinden bilip, azdıkça azar. Öyle ki; Allah'ın karşısında dikleşir! Bu haliyle şeytanlara parmak ısırttıran insan, azabı hak eder. Haddini ve aczini bilip, Rabbi karşısında secdeye kapanan ise, mükerrem olur. Yüceltilir ve sonsuz nimetlere garkedilir. Bu hal, Mektubat-ı Rabbani'de ne güzel ifade edilir: 'Ben'im diyen ağaç, göklere doğru dikleşir; baltayı yer! 'Hiç'im diyen kamış, şekerlendirilir! Dikkat edin; bütün olumsuzlukların, çirkinliklerin ve kavgaların temelinde hep 'ben' ve bencillik vardır. 'Peki' diyenlerde ise, huzur ve kurtuluş... 'Ben'den ve bencillikten kurtulmanın yegane yolu, 'peki' demektir. Bunu da ancak, kendini ve Rabbini bilenler söyleyebilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.