Demokrat olmak kolay değil

A -
A +

Demokrasi, insan aklının bulduğu en son (çağdaş) toplum yönetim biçimi. Demokrasi, tatbik edildiği cemiyetlerde her daim kendisini yenilemek zorundadır. Yani, halkın; ihtiyaç, özlem ve beklentilerine karşı, kendisini yenilemek mecburiyetindedir. Demokratik idarelerle demokratik olmayan idareleri birbirinden ayıran en belirgin fark; birinin yani demokratik idarelerin odağında ferdin, diğerlerinin ise odaklarında devletin olduğu idare şekilleri olmalarıdır. Anti demokratik idarelerde, yahut adı demokratik ama gerçekte demokratik olmayan yönetimlerde devlet, fert ve cemiyetin üzerinde belirleyici bir güce sahiptir. Ve, gerektiğinde bu gücünü zorla da olsa kullanır. Fert ve cemiyet hayatını, kendi istediği gibi tayin ve tanzim eder. Bu tayin ve tanzimde esas dikkat edilmesi gereken husus; devletin bekasıdır. Yanlış bir kanaat! Bu yönetim tarzında şu şekilde yanlış bir kanaat vardır: Devlet, ne denli asık suratlı ve sert olursa ve de halkının üzerinde baskı kurup, onların hak ve özgürlüklerini kısıtlarsa, kendisini o denli güvende hisseder! Yani, asıl gayesi olan, devletin bekasını bu şekilde teminat altına aldığını zanneder. Yeni savaştan çıkmış veya bağımsızlığını kazanmak için çok kan dökmüş ülkelerin insanları, ülkelerini dizayn ederlerken, ilk zamanlarda böyle düşünebilirler. Hatta, dünyanın gidişatına (o günkü konjonktürüne) göre kendilerini bu şekilde yapılandırabilirler. Şu veya bu şart veya şartlar altında oluşturduğunuz idarenin adını doğru koymalısınız. Baştan aşağı baskıcı bir yönetime demokrasi derseniz; vaktiyle kurulmuş olan Doğu Almanya'ya benzersiniz ki, bunun gerçek demokrasi ile yakından ve uzaktan hiçbir alakası yoktur. Serapa komünist bir idare bu adla anılmakla birlikte; halkın kendini idaresi olan demokrasinin "d"sinden bile nasibini almamıştı. Günümüzde, devletlerin idare şekillerinde; ben dedim oldu mantığı ile bir yere varılamıyor. Dünyamız öylesine küçülmüş ve iletişim araçları öylesine gelişmiş ki, sizin dışınızdakiler bile sizi en az sizin kadar biliyor ve gözlemliyor. Eğitim şart da... Dolayısıyla, yönetim biçiminize istediğiniz ismi takabilir ve bununla da avunabilirsiniz ama, dışınızdaki dünya sizi uygulama biçiminizle isimlendirip değerlendirir. Sizin kendi kendinizi kandırmanız bir işe yaramaz! Demokrasinin iyi işleyebilmesi, onu yaşamak isteyen cemiyetin eğitimi ve kalkınmışlığı ile yakından ilgilidir. Geri bırakılmış ve cahil bir cemiyette kâmil manada bir demokrasi işletemezsiniz. Zira, kâmil manada demokrasi, fertlerin azami derecedeki talep ve özlemlerine cevap verir. Cahil bir toplum ne isteyeceğini bile bilmez! Demokratlaşabilmek için, eğitim ve kalkınmış olmanın şart olduğunu söyledik. Ama, şöyle bir gerçek daha vardır ki, bir kısım fert ve toplumlar, eğitilmiş olmalarına ve belirli bir ekonomik seviyeyi yakalamış olmalarına rağmen demokrat olamazlar. Otoriter ve dayatmacı zihniyetleri, onlara demokrasiyi asla hazmettirmez. Demokratik idarenin vazgeçilmez unsurlarından olan siyasî partileri ve onların programlarını bu açıdan bakıp incelemek ve ona göre değerlendirmek gerekir. Yarınki makalemizde bizim ne kadar demokrat olabildiğimizi irdelemeye çalışacağız...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.