Toplum mühendisliğine soyunan iç ve dış güçler, sistemli bir şekilde dinin ve dindarların üzerine üzerine gidiyor. Maksatları; şimdiye kadar çok defa deneyip de başaramadıkları, dindar kesimi de mindere çekmek ve meydana gelecek kaotik ortamda kirli emellerine ulaşmak! Dindarı isyankar gösterip, din ve dindar üzerinde daha baskıcı bir yönetim kurmak! Bu kirli oyunda, bir maden gibi kullanılıp işletilen de, maalesef bizim medyamız. Özellikle televizyonlar bu iş için biçilmiş kaftan olarak görülüyor ve sonuna kadar kullanılıyor! Bu hevesleri, şimdiye kadar olduğu gibi, bugün ve bugünden sonra da kursaklarında kalacaktır. Zira, bu millet yüce dinimiz İslamiyet'in Ehl-i Sünnet geleneğinden geliyor. Ehl-i Sünnet geleneğinde ise, devlete karşı isyan asla yoktur ve en büyük günahtır. Ama, bizdeki aydın tipi, dinine karşı bigane kaldığından, dinini ve onun müntesiplerini ve özellikle kendi milletini gereği gibi tanımamaktadır. İran'daki molla hareketlerine bakıp, kendi ülkesindeki dini ve dindarı değerlendirmektedir. Son senelerde, sistemli bir çalışmanın sonucu olarak, İmam-Hatip Liselerinin kapısına kilit vurulduğuna şahit olduk. Oysa bu okullar, milletin bağrından çıkmış, yapımlarında devletin herhangi bir gayreti ve masrafı olmamıştı. Önce; bu okul mezunlarının üniversitelere girişleri engellendi; birçoğu kapatıldı, kalanları da talebesizlikten kapanacak hale getirildi. İstikbali olmayan bir okula öğrenci bulunamayacağı aşikârdı. Son olarak da, hazırlanan bir kanunla, İmam-Hatiplilerin polis olmaları engellendi... İktidar ortağı, milliyetçi MHP de bu karara onay vermiştir. Bu iki, milliyetçi ve muhafazakâr partinin yarın, milletin huzuruna çıkıp da, nasıl oy isteyebileceğini, doğrusu merak ediyoruz. Bile bile intihar buna dense yeridir! Bu nasıl bir demokrasidir ki, millete rağmen ve milletin arzuları hilafına icraat yapılıyor? Bu nasıl bir hukuk anlayışıdır ki, eğitimde fırsat eşitliği görmezlikten gelinerek, birkısım insanımız göz göre göre ayırıma tabi tutuluyor! Açıkça, Anayasa ve kanunlar ihlal edilip çiğneniyor! Ama, burası Türkiye diyeceksiniz! Dünya Bankası'nın hazırladığı rapora göre, bizim siyasetçilerimiz, ihalelerde yüzde 15 rüşvetle çalışıyor! Dünyanın hangi ülkesinde (rejimi ne olursa olsun!), rahibe okullarına giden kızlar, başlarını açmaya zorlanabilir? Bizim demokratik ülkemizde, İlahiyat Fakültelerine giden kızlarımıza bu kepaze hal, pekala reva görülebiliyor! Akil olacak adamlar dinin bu kuralını, Diyanet İşleri'nden sorup öğreneceklerine; bunca İlahiyat Fakülteleri ve onların yüzlerce profesörleri dururken, maksatlı olarak atadıkları bir-iki adamı televizyonlara çıkartıp ortalığı karıştırmakta ve zaten huzursuz olan toplumu, büsbütün çileden çıkarmaktalar. Şimdi sıra onlarda, oynasınlar bakalım; nasılsa bu sıra bir gün millete de gelecek!