Türkiye'nin son Irak kriziyle birlikte dış politikasında yalpa yaptığı ve tutarlı davranmadığı apaçık ortadadır. Kararsız tutumuyla bitaraf kalmayı yeğlemiş; bunun neticesinde de tek kelime ile bertaraf olmuştur! ABD'nin Irak harekatına en çok karşı çıkan ve bunu her fırsatta dillendiren Fransa bile, bugün ABD ile kol kola girerek Irak'ın yeniden imar ve inşasında söz sahibidir. Bizim parlamentomuzda ise; mahut CHP zihniyeti iktidarı, hâlâ Türk insanının kanını satmakla suçluyor! İktidar kanadı da; önce, anlaşılmaz bir acemilikle sanki Türkiye bigane kalırsa savaşı önleyecekmiş gibi bir zehaba kapıldı; daha sonra da, yine sanki ortada mevcut durumun primi varmış gibi, Türkiye'yi savaşa sokmamakla övünüyor! Allah aşkına söyler misiniz; ta başından beri Türkiye'nin savaşa girmesini isteyen kim veya kimler vardı ki?! Ta Amerikalara kadar gidildi; birinci 'Tezkere' çıktı; hava sahası açıldı. ABD de, bütün bunlara güvenerek askerlerini gemilere yükleyip Akdeniz'e getirdi. 50 güne yakın askerler gemilerde bekletildi. Bu müddet zarfında bir kısım liman ve havaalanları bakım ve onarıma tabi tutuldu. ABD müttefikleri ile birlikte güneyden harekata başladıktan sonra dahi, ısrarla kuzey cephesi için Türkiye'den yardım yani müsaade beklediler. Biz ne yaptık? Çocuk avutur gibi, adamları günlerce, haftalarca oyaladık ve sonunda bu müsaadeyi vermedik. 2. 'Tezkere' Meclis'ten geçmedi. Adamlar 100 bin kişilik ordularıyla 3 hafta içinde; havadan ve güneyden tek cepheden girerek Irak'ın işini bitirdiler. Tabiatıyla; Türkiye'nin dostluk ve müttefiklik mülahazahanesine, kocaman bir soru işareti koydular! Nasıl koymasınlar ki, adamları en sıkışık hallerinde yalnız ve yüz üstü bıraktık. Şimdi ne yapıyoruz? Dışişleri müsteşarımızı ABD'ye gönderiyoruz. Onun vereceği rapora göre; ya Dışişleri Bakanı veya Başbakan ABD'yi ziyarete gidecek ve yitirilen güveni tazelemeye çalışacak! Ba'de harabil-Basra! Türkiye, haftalarca BM'den çıkacak kararı bekledi. Sözde; girişeceği harekete meşruiyet kılıfı arıyordu! O zaman adama sormazlar mı; hangi meşruiyeti gördünüz de hava sahasını yabancı askeri uçaklara açtınız?! Türkiye, bu kararsız tavrıyla kime yaranabildi? Suriye ile İran'a mı? Yarın, öbürgün bu iki ülke ABD'nin hedefinde olarak; yeni bir harekata girişilirse, Türkiye, bunların safında yer alarak ABD ile mi savaşacak?! Yoksa; yeni 'Tezkere' oyunlarıyla, yine oyalamayı mı tercih edecek? Tabii oyalatırlarsa; zira, papaz her zaman pilav yemiyor!