Dışarısı ne oldurur, ne öldürür!

A -
A +

Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken, İngiliz Başvekili Lord Curzon'un İsmet Paşa'ya söylediği manidar sözü, devamlı hatırlamakta fayda var. Hele; devletimizin idaresine talip olan zümrelerin, bu sözü kulaklarına küpe yapmaları gerekir. 'Paşa! Paşa! Boşuna ısrar edip durma! Çok yakın zamanda kapımıza geleceksiniz; bize muhtaç olacaksınız!..' Yani; şimdi vermek istemediklerinizi biz, zamanı gelince, nasılsa sizden alacağız! O vakitler vermeye mecbur kalacağınız şeyler için, şimdi ne diye ısrar edip duruyorsun, dedi. Cumhuriyetimizin 78. senesinde geldiğimiz noktaya bakın ki, dışarıya avuç açar haldeyiz ve eğer, dışarıdan maddi yardım (borç) alamazsak; yandı gülüm keten helva! Ülkemiz bu duruma, gelmiş geçmiş siyasi kadrolar yüzünden geldi. El-an da bu kadrolar aynı aymazlık içinde ülkeyi batırmaya devam ediyorlar! Hayati önemi haiz, geciktirilmesi asla mümkün olmayan ve bir gün geciktirmeyle, telafisi imkansız radikal kararlar (reformlar) bir türlü alınıp, tatbikat mevkiine konamıyor. İşin bundan da vahimi ise, almamız gerekli kararları; yine dışarısının istek ve dayatmaları neticesinde, kör-topal almaya çalışıyor ve bir türlü silkinip kendimize gelemiyoruz! Dışarısı, bu kararları aldırırken, elbette kendisine yontuyor! Bunda hayret edecek bir şey yok ki! Adamlar, ta Cumhuriyetimiz kurulurken, bunun böyle olacağını açık açık söylediler. Bizim siyasi kadrolarımızın en milliyetçilerinin yapabildiği tek şey de, dışarısını, bu taleplerinden dolayı tenkit ve hatta takbih etmek! Bu, işin ucuz tarafı.. Ve, edebiyat kısmı.. İşin lazımında ne yaptın ve ne yapmak niyetindesin ? Hâlâ, bitli yorganın bitlerini yandaşlarına peşkeş çeken zihniyeti sürdürmek için direniyorsun! Hangi milli onurdan bahsediyoruz, Allah aşkına?! IMF, vereceği üç kuruşa karşılık, diretip, paşa paşa kanun çıkartmıyor mu? O kadar milli onurumuz varsa, IMF'den önce aklın neredeydi, demezler mi adama? Peki; 'biz bu kanunları IMF istedi diye değil, ihtiyacımızdan dolayı çıkarıyoruz' demenin mantığı var mı? Bakınız; Bankalar Kanununu çıkartıncaya kadar göbeğiniz çatladı! Çünkü, devlet kesesini yandaşlarınıza açmaya alışmıştınız; böyle bir imkanın elinizden gitmesini arzu edecek değildiniz ya! Etmediniz de ne oldu? İki şey oldu; birincisi, devleti bitirdiniz ve duvara tosladınız; ikincisi ise, çok sahiplendiğiniz (!) milli onurunuzu kırmak pahasına; IMF isteyip diretince, kanunu çıkarmak zorunda kaldınız! Dışarısı, ne oldurur, ne öldürür! Sadece süründürür! Yine bakınız; IMF üç kuruş verirken, yığınla istek dayatıyor; öbür yandan Dünya Bankası yan çiziyor! Yani, tavşana kaç, tazıya tut diyorlar! Biz, neye talibiz? Tavşan olmaya mı, tazı olmaya mı, yoksa avcı olmaya mı? Bir onu bilsek!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.