Türkiye'nin hedefi; AB'nin içinde hatırı sayılır saygın bir üye olarak yer almak mıdır, yoksa; şimdiye kadar olduğu gibi, şahsiyetsiz bir şekilde, benliğinden kopmuş, başıboş yığınlar halinde Avrupa'nın varoşlarında dilenmek midir? Dün; milyonlara baliğ olan insanımızı Avrupa'ya 'köle' olarak gönderen biz değil miyiz? Bu rakam bugün itibariyle 4 milyona ulaşmasına rağmen, (Avrupa'da bir ülke!) bu muazzam varlığı sadece döviz olarak gördük ve emme basma tulumba gibi kullandık! Onları, her şeyleriyle (döviz hariç!) unuttuk ve yad ellere teslim ettik! Bugün üçüncü kuşak olarak Avrupa'dalar, ancak; bu kuşak Türkçe'yi bile doğru dürüst konuşamıyor! Yine bugün, serbest bıraksalar; yığınla insanımız yurt dışına kaçacak ve 'köle' olmak pahasına oralarda yeni bir hayatı arayacaktır! Yangın yerine çevrilen bu cennet vatanın evlatları, ülkelerine nasıl ve niçin küstürüldüler? Türk vatandaşlığından çıkmak ve yabancı vatandaşlığına girmek prim yapar oldu! Dışarısı bizi benliğimizden koparmak ve tarih sahnesinden silmek için uğraşıyor. Asırlardır bunun hesaplarını yapıyor ve uyguluyor. İçeride de, onların işbirlikçileri vasıtasıyla aynı metoda çanak tutularak; kültür dinamiklerimiz erozyona uğratılarak milli bünyemiz tahrip ediliyor! Son senelerde tatbik mevkiine konulan 'yabancı dille eğitim' faciası, çok değil iki nesil sonra; bizi de bir Cezayir, bir Tunus, bir Pakistan mesabesine indirgeyecek ve 250 kelimeyle "Tarzanca" konuşabildiğimiz yabancı dilimizle; milletlerarası arenada 'tam köle' olup, silinip gideceğiz! Bakınız; bu konuda çırpınan, dünya çapında deha olan bir münevverimiz; Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ne diyor: 'Bizim zamanımızda (1953'e dek) orta öğretim harika idi. Nerden biliyorum? O eğitimle gidip Amerika'nın en iyi üniversitesinde ve Ankara'da bütün dersleri Türkçe okuduktan sonra, gider gitmez üç sene atladım, 'imtihanları veririm; ben biliyorum bu konuları' dedim. Bizim sınıftan yarısı yapabilirdi aynı şeyi; şimdi kimse yapamaz, İngilizce eğitim gördüğü için. Anlamaz ki! Ezberliyor gidiyor. Bizde çok iyi bir eğitim sistemi vardı, bunu kasıtlı olarak bozdular. Yabancı danışmanlar, yabancı ülkülerle yerli yöneticiler... Bizim eğitim sistemi kendiliğinden bu hale gelmedi. Milleti suçlayamayız; cahillikten oluyor diyemeyiz. Hayır efendim, bunu bize yaptılar ve birileri de bunlarla hep işbirliği yapıyor. Eğitim şimdi o hale getirildi ki: Ne 'Milli'dir, ne de 'Eğitim'dir.' Koalisyon hükümetimizin DSP'ye özellikle de Metin Bostancıoğlu'na teslim ve emanet ettiği Milli Eğitim Bakanlığımızın icraatlarını, MHP gibi milliyetçi bir parti nasıl görmezlikten gelir!