Başbakan Recep Tayyip Erdoğan küçük oğlu N. Bilal'in de mürüvvetini gördü. Bu vesile ile Uzuner ve Erdoğan ailelerini kutluyor, genç çiftlere mutluluklar diliyoruz. Evlenecek kişi Başbakan oğlu veya kızı olunca basına malzeme çıkıyor! 10 günden beri; yazılı ve görsel basın bu düğünle yatıp kalkıyor! Köşe yazarları, memleket meselelerinde ahkam kesmeyi bir kenara koyup, Bilal Erdoğan'nın düğününü diline doladı! Hemen herkes; hadiseyi kendi meşrebine göre değerlendirerek eteğindeki taşları döktü. Yazılan, çizilen ve söylenilenlerle gerçekleşene bakınca; ortada bir düğünün dahi olmadığı görüldü! Takı takılmayan, misafirlere su bile ikram edilmeyen sade ve o nispette mehabetli ve anlamlı bir nikah merasimi izledik. Medya, yapmış olduğu bütün kehanetleriyle bir kere daha sınıfta kalmış olup; tek kelime ile şapa oturdu! Neler yazılıp çizilmedi ki! Kendi öz ciğerlerinin ufunetini kusarcasına; hayal kurup attıkları iftiraların hiç birisi gerçekleşmedi. Elin İtalyanı kadar olamadılar. İtalya ve Arnavutluk Başbakanları, Tayyip Erdoğan'la olan dostluklarını ve yakın ilgilerini bizzat nikah törenine gelerek ve hatta nikah şahitliği yaparak gösterdiler! Doğrusu biz, sayın Cumhurbaşkanımızı da o törende görmek isterdik. Nitekim; aynı günde aynı binaya gelerek, başka bir salondaki 'Dünya Felsefe Toplantısı'na iştirak etmelerine rağmen; zahmet buyurup da, Başbakan'ın oğlunun nikah merasimine iştirak etmedi! İştirak etseydi; hem kendi ve hem de millet kazanacaktı! Zira o zaman; senelerce susamış olduğumuz Devlet-millet kaynaşmasına kâmil manada şahit olabilecektik. Neyse; demek ki ona daha vakit var! İnşaallah o günleri de görürüz. O günlerin uzak olmadığını bu nikah töreninde gördük. 10 bine yakın; her kesimden ve her gelir grubundan insanın aynı çatı altında birbirlerine gülümsediğine şahit olduk. Kim ne derse desin; kim ne yapmak isterse istesin; Türkiye'nin gerçek yüzü budur. Açığıyla kapalısıyla, her türlü sakallısıyla ve her çeşit giyim ve kuşamlısıyla Türkiye mozayiğı; Başbakan'ın, 'armoni' diye tanımladığı şekliyle oradaydı. Türkiye bu haliyle AB'ye girecek. Bindirilmiş kıtaları Avrupa da kabul etmiyor! Sayın Süleyman Demirel'in dediği gibi; Avrupa bize benzeyecek değil ya; biz Avrupa'ya benzeyeceğiz! Bu benzeyiş, kendi dinimizden ve kültürel yapımızdan taviz manasına değildir. Bilakis; insan hak ve hürriyetlerinin ön plana çıktığı ve her şeyin önünde yer aldığı medeni âlemde; kimse kimsenin diniyle, giyim kuşamıyla ve kültürel değerleriyle ilgilenmiyor. Sadece saygı duyuyor. Biz ise, bırakın saygıyı; daha tahammülü bile gösteremiyoruz! AB dönem başkanı, İtalya Başbakanı Silvio Berlisconi, Başbakanın eşinin ve gelinin başörtülerine bakıp da; AB'ye giremezsiniz demedi. Aksine; burada kıyılan nikah gibi, yakında da Avrupa ile nikah kıyarsınız temennisinde bulundu!