Dünyanın gözü üzerimizde!

A -
A +

Meselelere, siyasi partilerin dar kalıplarından bakarsak yanılırız. Çünkü, hiçbirisi ayranının ekşi olduğunu söylemiyor. Ama, ortalıkta, dünya âlemin gözleri önünde cereyan eden hadiseler var ki, bunları öyle eğip bükmenin, süsleyip yaldızlayarak söylemenin kimseye faydası yoktur. Demokrasi tarihimizin en çetin imtihanından geçmekteyiz. Bugüne kadar bu sınav, mahut siyasetçilerin davranışları yüzünden başarılamadı. Daha açık ifadesiyle milletimizin hak ve hukuku gerektiği gibi korunamadı. Dikkat edilirse, ana muhalefet partisinin hedefi AK Parti değildir. Bu durumu Deniz Baykal çok açık ve net şekilde ortaya koydu: "... Anayasa Mahkemesi 367'ye gerek yok doğrultusunda bir karar alırsa, bu Türkiye'yi çok tehlikeli bir çatışmaya götürecektir!" Dava, henüz muhakeme safhasında iken, davayı yönlendirebilecek böylesine bir beyanatın suç olması bir yana; bu sözle Yüce Mahkeme tehdit edilmektedir! Aynı günkü açıklamasında Deniz Baykal daha da ileri giderek, aklı sıra milletimize de gerekli ikazı yapmaktadır! Şu üslûba bakın; bu kafanın demokrasiden nasiplendiği söylenebilir mi; "... Erken seçim krizi çözmez ama krizi çözme şansını getirir, bu şansı kullanacak olan halkımızdır!" Yani demek istiyor ki, Deniz Baykal; AK Parti'ye oy vermekle demokrasi olmaz; ancak CHP'ye oy verirseniz, hem de âlâsından demokrasi olur!.. AK Parti'nin vermesi gereken ders Şimdi burada AK Parti'nin bir demokrasi dersi daha vermesi gerekiyor. O da Cumhurbaşkanı'nı millete seçtirmek!.. Mademki; CHP, milletten bu denli korkuyor ve kaçıyor... O yüzden millete gitmek veya milletin seçtiklerine kulak vermek yerine mahkemeye gitmeyi tercih ediyor. Ayrıca CHP'ye sormak gerekmez mi, acaba seçim sandığını nereye koymayı düşünüyorlar? Yoksa onu da mı, mahkemelerde halletmeyi düşünüyorlar?!.. AK Parti, Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak karara göre; CHP'nin korktuğunu başına getirmek için, Cumhurbaşkanını millete seçtirmelidir. Bir çırpıda milyonları meydanlara topladıklarına ve bu kalabalıklarla övünüp rakiplerine caka satacaklarına; demokrasinin gereği olan o kalabalıkları kuvveden fiile çıkarmak için, kendilerine "hodri meydan!" denilip millete gitmelidir. Siyaset sorumluluk ister. Siyasetçi benden sonrası tufan diyemez ve bu durumu çağrıştıracak sözleri sarf edemez, davranışları sergileyemez. Ederse, bugünkü kaotik ortam olur. Ve bunun bedelini bütün bir millet öder. Piyasalara bakınız; ne idi ne oldu? Daha da ne olacağı belli değildir! Bütün bunlar seçim sandığında cevabını buluyor ama, Basra harap olduktan sonra!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.