Rejimlerin adları ne olursa olsun, zulüm payidar olmaz. Ve, yine rejimlerin adları ne olursa osun, adaleti gerçekleştirip sürdürdükleri müddetçe yaşarlar. Günümüz dünyasına baktığımızda; son bir asırda iki büyük cihan savaşı olmasına rağmen, sular bir türlü yataklarında akıtılamadı. Neden? Çünkü; mütegallibenin ne böyle bir niyeti vardı ve ne de icraatı bu yönde olabildi. Eskilerin eskimeyen bir sözü var: 'Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar!' Bu bakışta kantarın topuzu o denli kaçırıldı ki, bir yanda açlıktan ölen milyonlar varken, diğer yanda ise aşırı beslenmeden bunalımda olan milyonlar var. Bu hazin tablo, apaçık bir savaş davetiyesidir. Bu durumun en önemli işareti de, ülkelerin içine yuvarlandıkları ekonomik krizlerdir. Peki; dünyamızı bekleyen bu tehlikenin, mukadder savaşın yeri neresidir? Onun da işaretlerini en kalın hatlarıyla görüp yaşadık. Paranın, yani petrolün bulunduğu Orta Doğu coğrafyası mukadder savaşın merkezi olacaktır. Son bir asırda cereyan eden iki cihan savaşının aksine; Türkiye'miz bugün daha güçlü ve belirleyici konumda. Birinci Cihan Savaşı ile Türkiye oyunun dışına itildi ve bunun sonucu olarak da mazlum milletler sahipsiz kaldı. Her önüne gelen istediği gibi at oynattı. Dünyayı bekleyen bu yeni savaşta, eskilerde olduğu gibi binlerce kişilik ordular cephelere gönderilmeyecektir. Bunun tipik örneğini ABD-Irak savaşında gördük. Türkiye'miz bu savaşa girsin ya da girmesin; savaşın öncesinde ve sonrasında dünyada hiç kimsenin hesap edemediği ve edemeyeceği bir Türkiye ile karşılaşılacaktır! Türkiye'miz bu konumuna çok ağır bedeller ödeyerek geldi. Bundan böyle hiç kimse Türkiye'ye kül yutturamaz. Emperyalizmin tüm oyunlarını bozacak bilgi ve beceriye sahibiz. Bundan dolayıdır ki, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, emperyalizmin yüzüne reel politiği cesaretle haykırıyor ve kimsenin çıtı çıkmıyor, çıkamıyor!