Çok ibretli günler yaşıyoruz. Devlet ve millet hayatımızda, ender rastlanan bir çöküntünün içindeyiz. Hani, dibe vurmak tabiri vardır ya; tıpkı onun gibi, bütün milletçe görülmedik bir perişanlık içindeyiz. Bu perişanlık ve ümitsizlik hali, tepeden tırnağa kadar toplumun bütün kesimlerini kapsıyor. Hiç kimse yarınından emin değil! Ufukta en ufak bir kurtuluş ümidi de gözükmüyor. Hükümet ve Parlamento'nun çoğunluğunu teşkil eden iktidar partileri, IMF ve Dünya Bankası'nın direktifleri doğrultusunda icra-i faaliyette bulunuyor. Türkiye gibi bölgesinin en güçlü ülkesi, bu kuruluşların vereceği üç kuruş paraya bel bağlamış durumda! Yöneticilerimiz, milleti ve ülkenin kaynaklarını unutmuş; dışarıdan gelecek üç kuruş para ile günü kurtarmanın derdine düşmüşler. Oysa Türkiye, tarihinin en badireli sürecinden geçiyor. Hayat ve mematıyla ilgili en önemli kararların arifesinde bulunuyor. Bugün atacağımız, en ufak yanlış bir adım, yarın telafisi imkansız oluşumlara yol açabilecektir. Talihe bakın ki, en güçlü olmamız lazım gelen bir zamanda, krizlerle boğuşuyor ve dışarıya avuç açıyoruz! Bu halimizi, bizden iyi gören ve bilen dışarısı ise dayattıkça dayatıyor. Geçen akşam, bir televizyon kanalında programa çıkan Tarım ve Köyişleri Bakanımız, bu durumu açıkça itiraf etti. Dünya Bankası, vereceği 600 milyon dolar için, et ve tarım ürünlerine sıfır gümrük şartını ileri sürmüş; yani, yurt dışından sıfır gümrükle gelecek bu ürünler yüzünden, Türkiye'mizde zaten can çekişen hayvancılık ve tarım sektörü büsbütün yok edilecekti! 600 milyon dolar karşılığında, 65 milyonluk bir millet aç bırakılmak isteniyor! İşte, dışarısının bize bakış açısı ve işte; bu asil millete reva görülen muamele! Dışarısının dayattığı Şeker Kanunu'na, Tütün Kanunu'na ve diğer bütün kanunlara bu gözle bakmak ve öylece değerlendirmek gerektiği gün gibi aşikar iken; bizdeki bazı aklı evvellerin, yabancıların taşeronluğuna soyunmasına ne demeli? Bu ülke ve millet bu kadar mı sahipsiz? Şehirlerdeki fabrikaları ve iş yerlerini kriz yüzünden kapattınız; on binlerce esnafa kepenk indirttiniz; işsiz kalan insanlar, aç kalmamak için köylerinin yolunu tutmuştu. Çıkarılması düşünülen bu kanunlarla da köylü kesimi açlığa mahkum edilirse, bu millet göğe mi çıkacaktır! Yoksa, Türkiye'yi yaşanamaz kılıp, milleti ülkeden kaçırtmak mı istiyorlar? Şimdiden binlerce Türk ailesinin ülkeyi terk ettiğini biliyoruz. Terk edilen topraklarımıza (özellikle GAP Bölgesi'ne) yabancıların yerleşmekte olduğunu da biliyoruz! Oynanmakta olan bu sinsi oyuna dur diyebilecek bir vatansever çıkmayacak mı?