DYP'de lider arayışı

A -
A +

DYP, siyasi tarihimizde demokrasinin çınarıdır. Kökleri DP'ye dayanır. Diğer bir ifade ile yarım asrı geçkin demokrasimizin gerçek temsilcisidir. Öyle ki, öz evlatlarını millet adına kurban vermiştir! 60 senesinde inkıtaa uğratılan bu milli dava, bilahare AP ile yoluna devam etmiştir. Bilindiği üzere, AP de 12 Eylül darbesiyle kapatılarak, kadroları siyasetten men edilmiştir. Bilahare; bu geleneğin devamı olarak DYP kurularak, merkez sağın temsilcisi hüviyeti ile siyaset sahnesinde yerini almıştır. 60, 71 ve 80 müdahaleleri ile önü kesilmek istenen ve bütün bunların tabii neticesi olarak parçalanmış bu gövdeden bilinen şekliyle sağın her rengini ihtiva eden çeşitli partiler oluşturulmuştur! Bu ulu çınara adeta bilerek ve zorlanarak düşük yaptırılmıştır! İktidarı devletçi geleneği temsil eden CHP'den alan, liberal sağ çizgideki bu hareket, ülkemizde maddede ve manada köklü bir değişimin ve gelişimin öncüsü olmuştur. Ezilen, horlanan, aşağılanan ve adam yerine konulmayan milletin kahir ekseriyetinin sesi olmuştur. Şunu rahatlıkla söyleyip iddia edebiliriz ki; bu memlekette ekonomik ve sosyal planda ne yapılmışsa bu siyasi geleneğin eseridir. Bu misyonun şanssızlığı CHP gibi bir muhalefetle birlikte yaşamış olmasıdır! Çünkü; merhum Üstad Necip Fazıl'ın tespitiyle CHP, iktidarı millet adına denetleyen, ona ciddi şekilde alternatif oluşturan bir muhalefet olmaktan ziyade; kelimenin tam anlamıyla gerçek bir mütliftir (bozguncu, yok edici). Burada anlatmak istediğimiz husus; bütün bu hizmetler, bu denli bozguncu bir muhalefete rağmen yapılabilmiştir! Milletin yanında olmanın ve ona hizmet etmenin bedelini de; Başbakan ve bakanlarını şehit vererek ve çeşitli darbelere maruz kalarak ödemiştir! Bu hareketin yaşayan duayeni Süleyman Demirel Köşk'e çıkınca; partide ilk defa tabandan gelmeyen ve o geleneğe uymayan birisi genel başkan seçilerek, bu günkü hazin tablonun tohumları o günden atılmıştır! Büyük insanların hataları da büyük olur! Tıpkı merhum Özal'ın Mesut Yılmaz'ı ANAP'ın başına seçtirmesi gibi, Süleyman Demirel de kızım dediği Tansu Çiller'i DYP'nin başına seçtirmiştir! Seçtirdiler de ne olmuştur? Hemen akabinde, seçilenler velinimetlerine sırt çevirmekle işe başlamış ve bu iki çınar içinden yenilerek harakiri yapmıştır! Girilen her seçim kaybedilmiş ama, bunların hiç birisinden gerekli ders çıkarılmamış ve genel başkanlar koltuklarına daha da yapışmışlardır! 3 Kasım seçimleri, merkez sağın bu partilerini barajın altına iterek, tutunacak koltuk da bırakmamış ve liderlerini, bizzat kendi ifadelerine göre siyasetin dışına bırakmıştır. Şimdi bu iki merkez sağ partinin ne olacağı herkesçe merak edilmektedir. Partilerdeki lider arayışını ve bunların muhtemel sonuçlarını yarınki yazımızda irdeleyeceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.