Eğitimde şabloncu zihniyetle nereye?

A -
A +

Türk Cemiyetinde zihniyet inkılabı olmadan hiçbir oluşa yer yoktur. İnsanlar konuşarak anlaşabildiğine göre, fikir ve ifade hürriyetinin önündeki yasaklar durduğu müddetçe anlaşmamıza imkan ve ihtimal yoktur. Bu toplum ne çekiyorsa, karnından konuşmak zorunda bırakıldığı için çekiyor! Derdini söyleyemeyen insanların dertlerine nasıl deva bulabileceğiz? İşe bakın ki, tatbik mevkiine koyduğumuz şabloncu eğitimin tartışmasına bile yasak getirmişiz! Kafamızdaki bu tabuları yıkmadıkça nereye gidebileceğiz? Rahmetli Özal; gelin şu Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu tartışalım deyince, kızılca kıyametler kopmuştu. Atatürk'ün gerçekleştirdiği devrimlerin yerleşmesi için; o günkü şartlarda, bu kanun gerekli idi. Ama, bugün; devrimler yerleşip kökleştikten sonra, eğitimin birliğinden bahsetmek ve bunu sürdürmek tek kelime ile zulümdür. Dünyanın bütün ileri ülkelerinde, eğitim çağındaki çocuklara zeka testleri uygulanır. Ve, bu tasnife göre eğitilir. Süper zekaya sahip bir çocukla, kıt zekalı, neredeyse ebleh yaratılışlı bir çocuğu aynı eğitime tabi tutuyoruz. Böylelikle kıt zekalıya bir şey öğretemediğimiz gibi, süper zekalıyı köreltiyoruz. Eğitimin birliğinden anlaşılması gereken, asgari müştereklerin verilmesidir. Buna kimsenin bir şey dediği yok. Asgariden verilmesi zorunlu görülen bütün bilgiler herkese verilsin. Ama, işin bir de azami müştereği var! Bizde bu yok. Ardından, dönüp soruyoruz; bu toplumda, bu kadar üniversitenin bolluğunda, neden adam gibi adam yetişmiyor? Dehanın önünü tıkamış, beynini köreltmişsin; hangi eğitim formatı ile şekillenip, yolunu yordamını bulacak ve kendisinden beklenileni verebilecektir? Batıya giden eğitim uzmanlarımız oralardaki eğitim sistemlerini görmüyorlar mı? Batı, Batı diyoruz da, henüz Batı'nın kenar mahallelerinden çıkabilmiş değiliz! Önümüzdeki Pazar günü, 1.5 milyona yakın, okur-yazar lise mezunu gencimizi, sözde üniversite giriş imtihanına tabi tutacağız. Bunlardan bir milyondan ziyadesini sokağa iteceğiz! Sizden bir şey olmaz; okur-yazarlığınızla kalın ve ne işiniz varsa görün diyeceğiz! Bunlar, ne yüksek tahsil yapabilip bir meslek sahibi olabiliyor ve ne de, ortaöğretimde gördükleri eğitim gereği ara eleman olabiliyorlar! Yazık değil mi bu milletin evlatlarına? Üniversiteye girebileceklerin çoğu da, kendi kabiliyetleri ve arzu ettikleri branşlara değil, rastgele, tutturabildikleri yerlere yerleşebilecekler! Kendi ellerimizle ülkemizin geleceğini nasıl karartıyoruz; görüyor musunuz? Bir gençlik, bundan başka daha nasıl helak edilebilir? Bilgi çağında yaşamaktan dem vuruyoruz! Bilime getirdiğimiz yasakçı zihniyetle mi bilgi çağına erişebileceğiz? Ama, derseniz ki, biz; okur-yazar bir toplum yetiştireceğiz ve bu yetiştirdiklerimiz, okuduklarını sesle ve yazıyla ifade edemeyecekler, o başka! O vakit, yapılabilecek tek şey kalıyor, o da IMF'in reçetelerini okuyup tatbik etmek!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.