Ekonomide yağma devri bitti!

A -
A +

AK Parti iktidarıyla beraber, devleti "yağma Hasan'ın böreği" şeklinde görme dönemi bitti. Burada hakkını teslim edelim; geçen iktidarlar boyunca berbat edilen ve kelimenin tam anlamıyla duvara toslanılan bir ortamda ABD'den ithal edilen Kemal Derviş; o günün hükümetine çıkarttığı bir kısım kanunlarla yağmacılığı önlemenin ilk ve çok önemli adımlarını atmıştı. Türk toplumu seneler senesi en yetkili ağızlardan şu yalanlarla avutuldu: "... Her şeyin olduğu gibi kalkınmanın da bir bedeli vardır. Türkiye büyüyor; bunun yanında yüksek enflasyonun ve yüksek faizin olması normaldir! Ya kalkınmayacak ve bunun yanında düşük faiz ve düşük enflasyon olacak; ya da kalkınacak ve bu kalkınmanın yanında bu denli olumsuzluklar kaçınılmaz olacaktır!" Evet; bu büyük yalanı, zamanın başbakanları milletin gözünün içine baka baka söylüyor; yüzleri bile kızarmıyordu. Bir iktisatçı çıkıp da; "Yahu; sen ne söylüyorsun? Dünyada şu kadar kalkınan ülke var; bunların hangisinde bizdeki gibi yüksek enflasyon ve yüksek faiz var?.." demedi! Mustafa Koç'un misafiri idik... Gerçek sanayici ve üretici zorda idi. İktidarlar eliyle devlet bankaları bir avuç insana peşkeş çektiriliyordu. Piyasalara tamamen "rant ekonomisi" hakimdi paradan para kazanılıyor; üretim, satış ve istihdam kimsenin umurunda değildi. Bunun neticesinde ülkede sağlıklı bir finansal kurum yapılaşması gerçekleşemedi. Sonucunu hep birlikte gördük; 22 banka Fon'a devredilmek zorunda kaldı...İstanbul Sanayi Odası, her yıl olduğu gibi bu yıl da; Türkiye'nin en büyük 500 şirketini açıkladı. Bu açıklamanın yapıldığının ertesi günü Koç Holding'in misafiri idik. Mustafa Koç'un ev sahipliğinde bir grup gazeteci, Nakkaştepe'deki malikanede yemekli sohbet toplantısına katıldık. Mustafa Koç, adı-sanı ne olursa olsun güçlü iktidarların önemine vurgu yaptı. Koç Topluluğu olarak yapılan ufuk turunda; son bir yıl içinde yüzde 17 dolayında büyümüşler. 2004 senesinde 24 milyar dolar ciro ve 5.6 milyar dolar ihracat beklentileri var. Hemen her sektörde canlanma var Otomobil, ticari vasıta ve traktörde yüzde 68, beyaz eşyada yüzde 38, televizyonda yüzde 68'lik artışı gerçekleştirmişler. Öyle ki, traktörleri yok satıyor... Bir yıl içindeki yatırımlarını yüzde 26 artırarak, holdingte çalışan eleman sayısını 53 binden 62 bine çıkarmışlar. Bütün bunlar, Türk ekonomisinde iyinin habercisi... Yeterli mi, elbette değil ama; nereden, hangi kırılganlıktan buralara geldiğine bakılınca ümitsiz olmak için hiçbir sebep yok. Her şeyden önemlisi, rayına oturtulan ekonomi üretiyor, satıyor ve istihdam oluşturuyor. İnşaatın dışında hemen her sektörde canlanma var. Şimdi bütün gözler, AB'nin, Türkiye hakkında hazırlamakta olduğu raporda. Şayet, beklenildiği gibi bu rapor olumlu çıkar ve 17 Aralık'ta Türkiye AB'den müzakere tarihi alabilirse, ekonomide tam bir patlama umuluyor. Çünkü, Türkiye'ye yurt dışından ciddi yatırımları çekebilmenin yegane yolu budur. İç ve dış yatırımcı bu raporu ve tarihi bekliyor. Onlar da haklı, kimse parasını sokağa atmak istemez. Güvensiz, istikrarsız ve kırılgan ekonomilere kim bel bağlayıp yatırım yapar?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.