Enver Ören Ağabeysiz geçen bir yıl ve gönlü kırık kalanlar!

A -
A +
evgili Enver Ağabeyimizi geçen sene, bu günlerde (22 Şubat 2013) kaybettik. Yeri doldurulamayacak, öylesine derin bir boşluk bıraktı ki; her geçen gün kıymeti daha iyi anlaşılıyor! Zira, Enver Ağabeysiz dünya, güler yüzünü kaybetti!
Vaktiyle ziyaretine gelen bir cemaat ileri geleni, üzüntüsünü ve kaygılarını anlatmıştı: "Enver Bey kardeşim; Hocanızın sağlığına dua edin! Bakın, bizim Hocamız vefat ettikten sonra kaç parçaya bölündük? Ve her bir parçamız diğerine selam vermediği gibi; üstelik 'küfür'le itham ediyor!" Enver Ağabey, kişinin bu anlattıklarını sükutla karşılıyor; akşam eve gidince, duyduklarını aynıyla mübarek Hocamıza arz ediyor. Hocamız (rahmetullahi aleyh) gülüyor ve şu şekilde mukabelede bulunuyor: "Kavgalar ve ayrılıklar hep almada olur; bizim yolumuzda almak yok, vermek vardır. Ayrıca, bizim yönümüz, diğer birçoklarının olduğu gibi, 'Çankaya'ya yönelik olmayıp, kabristana doğrudur. Kabristanda 'ölüler' vardır; ölülerin kavgası, ayrılığı olabilir mi?! Sen rahat ol; hak yolda bölünme olmaz!"
Sevgili Enver Ağabeyimiz bizlere hep 'peki' demeyi öğretti. 'Peki' denen yerde kavga olur mu?! Dikkat edin; bütün kavgalar ve ayrılıklar; iki tarafın veya en azından birisinin 'peki' demeyişinden kaynaklanır. Enver Ağabeyimiz, bu hususu şöyle öğütlerdi: "Hiç ölü ile diri kavga eder mi?! Kavga diriler arasında olur; siz kendinizi 'ölü' kabul edin, bakın, ortalık nasıl sütliman oluveriyor?! Bu durum, evde de böyledir, sokakta da..."
Asrımızın, bu 'sevgi abidesi'; kendisine gönül verenlerin ruhlarını 'sevgi tılsımı' ile yoğurmuştu. Sevgi sarayının bahçesinde ise, hep güller açar; açtı ve açmaya devam ediyor.
Sevginin olmadığı yerde ise, hep almak var ve; 'daha!','daha!' deyip istemek var! Ve; tabii, orada gönül kırmak, kavga, üzüntü ve ayrılık var!
Sevgili Enver Ağabeyimiz, Sevgililer Sevgilisinin ikazlarını, her daim hatırlatır ve; "Mü'minin kalbi, Kâbe'den üstündür. Kalbi kırmak, Kâbe'yi yetmiş kez yıkmaktan büyük günahtır!" ve; "Allahü teala, kırık kalpli olanlarla beraberdir!" derdi.
Ve; bu 'Ahir Zaman'da, insanlara kızılmaması, bilakis acınması ve merhamet edilmesi lazım geldiğini ifade ederdi. Ve; 'kim Allah içinse, Allah da onun içindir!' buyururdu.
Bakınız sevgili okuyucularım; günümüzde herkes hakkının(!) ve haklılığının peşinde; karşısındakini yerden yere vuruyor! Halbuki, Enver Ağabeyimiz hep şu hatırlatmayı yapardı: "Sevgili Peygamberimiz aleyhisselam, yüzde yüz haklı olduğu halde, ben haksızım diyen Mü'min için, Cennet'te köşke, bizzat kefilim!" buyuruyor. Şu halde; dünyanın haklılığı neye yarar?! Dünyanın her tarafı haklılık olsa; gerçeğin indinde sineğin kanadı kadar bir değer ifade eder mi? Mana erleri büyüklerimiz; değil dünyayı, cenneti bile vererek; '..isteyene ver onları, bana seni gerek seni!' diyerek; Allahü tealayı arzulamışlardır.
İşte; sevgili Enver Ağabeyimiz, bir ömür boyu bu düsturlarla yaşayıp; bunları muhataplarının iliklerine işleyip Sevgililer Sultanı'na ve O'nu, âdeta bir cetvel gibi takip eden gönül sultanları silsilesine kavuştu.
Afiyet olsun ve kabrin; manzar-ı nazarı ilahi olsun; sevgili Enver Ağabey!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.