Adına; ister 'derin' ister 'vesayetçi', ne derseniz deyin; mahut zihniyet Türkiye demokrasisini; aşağılık müdahalelerle rezil ve rüsva etti. İçerideki bir avuç sergerde ve zorba takımı ve dışarıdaki ağababaları; nasılsa Türkiye demokrasisini (devleti ve milleti ile) kelimenin tam anlamıyla yol geçen hanı bellemişler; canları sıkıldığında, hükümetleri alaşağı ediyorlardı.
Bu kepaze hal, ilanihaye bu şekilde devam edemezdi; nitekim etmedi de.. Bir Molla Kasım geldi ve hesaplar görülüp, defterler bir bir dürülmeye başlandı.
Ergenekon yargılaması altı seneye yakın sürdü ve Türkiye'de ilkleri başlattı. Bu cümleden olarak; la yüs'elleri (sorgulanamazları) sorgulatır ve gerektiğinde en ağır cezaya çarptırır; biir! Ayrıca ve her şeyden önemlisi; bundan böyle darbe heveslilerinin heveslerini kursaklarında bırakır; ikiii! Türkiye'de iktidarlar dik durup; siyasi iradelerini sergilediklerinde; savcılara cesaret gelir ve icraatlarıyla Türkiye'de hukuk ve hakimlerin olduğunu gösterir; üüüç!..
Bu durum; şapkasını alıp kaçan Başbakanların zamanlarında da olabilirdi ancak, onlar idare-i maslahatçılığı tercih edip, asla risk almadılar ve milletin kendilerine verdiği emanete ihanet ettiler. Zira milletin hak ve hukukunu korumadılar; 'vesayetçiler'e teslim oldular.
Ergenekon yargılanmasıyla devlet, yersiz korku ve vehimlerden arındırılarak; her meşru devlet gibi olması lazım gelen rayına oturtulmuştur.
Bakınız; İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu, tutuklama emrini duyunca: 'İrtica! İrtica! İrtica!' diye bağırmaktan kendini alamamıştır! Nasıl bağırmasın ki; ömrünü, olmayan bu kelimeye ve onun etrafında saldıkları korkulara borçlular!
Bundan böyle; başlarına, irtica kadar taş düşse layıktır! Bundan böyle görüldü ki; Türkiye'de üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü geçer akçedir! Nitekim; ilk defa askerler sivil bir mahkemede yargılanıp cezaya çarptırılmışlardır. Artık; adı, sanı mesleği ve meşrebi ne olursa olsun hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacak; Paşa da olsa yaptıklarının hesabını verecektir! Neden "Paşa da olsa" dedim, biliyor musunuz sevgili okuyucularım?
Daha önce; askerler ancak askerî mahkemelerde yargılanabiliyordu ve işin vahimi genelkurmay başkanlarını yargılayacak mahkeme bulunmamaktaydı! Yani tam la yüs'el!!!
Bu mahkeme kararları bize gösterdi ki, Türkiye'de, devlet içinde çöreklenmiş bir 'çete' yapılanması vardır ve şimdilik bu çetenin yalnızca bir uzantısına dokunulabilmiştir.
Aynı mahut çevreler ve tabii başta gedikli muhalefet CHP, mahkemenin kararlarını tanımadığını açıkladı. Mahkemeler, millet adına karar verirler; millete rağmen iş gören sizler; milleti tanıyıncaya kadar; iktidarın yalnızca hayaliyle yaşamaya mahkûmsunuz! Temel'in demesi gibi: Siz milleti tanımıyorsanız; millet sizi hiç tanımıyor!