Anayasa değişikliği konusunda siyasi partilerimiz, kurum ve kuruluşlarımız ve kanaat önderlerimiz özellikle bilim adamlarımız samimiyet sınavındalar. Malum, ortada bir darbe anayasası var ve toplumu her cephesiyle sıkıyor. Hemen herkes, ta yapıldığı günden beri bu anayasaya karşı olduğunu söylüyor ve değiştirilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Ama gelin görün ki, iş fiiliyata gelince birçokları yan çiziyor. Başta ana muhalefet partisi CHP ve diğer muhalefet partisi MHP, yapılacak değişikliklere karşı çıkıyorlar. CHP, böyle yapmakla rejimin elden gideceğini söylerken, MHP bu iş, seçimden sonra oluşacak yeni parlamentoya bırakılmalıdır diyor. Her iki partinin de samimiyetsizliği ortada. Bir kere, bir şey iyi ve gerekli ise, neden ertelenmelidir. Bu parlamento bunu yapamaz demek kendini inkâr ve milleti aşağılamak değil midir?!. Seçimden sonra oluşacak parlamentoyu da aynı millet seçmeyecek mi? MHP, AK Parti ile hareket edip 411 parlamenterin oyunu (yapılan anayasa değişikliğini) Anayasa Mahkemesinin nasıl iptal ettiğini ne çabuk unuttu? Orada, yüksek mahkeme kendisini yasamanın yerine koyup, resmen ve alenen yetki gasbına gitmedi mi? CHP'nin rejim elden gider karalamasını dikkate bile almamak gerekir. Çünkü, ta 1950'den beri, iktidarların millet adına, insan hak ve hürriyetleri adına her attığı adım, CHP'den aynı karşılığı görmüştür. CHP söyleminde haklı olsaydı, şimdiye kadar rejimin en az bin kere yıkılması gerekirdi! Şu halde CHP'nin bu anlamsız tavrı, söyleyecek şeyi olmayanın tavrından başka bir şey değildir. Değişikliklerin karşıtı görüşlere, beyan ve demeçlere bakıldığında, işin temelinde millete güvensizlik olduğu görülür. Bundan dolayı da ta işin başlangıcında, yapılan anayasalarla (61 ve 82 anayasaları) vesayet rejimi oluşturuldu. İşte CHP'nin rejim elden gider dediği bu vesayet rejimidir. Vesayet rejimi bitmeden gerçek demokrasiye kavuşamayacağımıza göre...