Filistin dramı

A -
A +

İsrail bütün dünyanın gözleri önünde devlet terörü estiriyor. Tanklarla girdiği sivil yerleşim yerlerini top ateşine tutarak genç, ihtiyar, kadın, bebek demeden; hemen her gün masum insan kanı döküyor. Kendisine tankların namlularının doğrultulduğu Yaser Arafat, şerefsiz bir barış için köşeye sıkıştırıldı; dışarıya çıkmasına ve kimseyle görüşmesine müsaade edilmiyor. İsrail, Filistin Devleti'nin kurulacağını ve bunu bütün dünyanın tanımaya hazır olduğunu görünce; ne koparırsam kârdır diyerek ve resmen devlet terörü işleyerek; işgal ettiği Filistin yerleşim yerlerini kan gölüne çevirdi. İsrail'in ilk etapta hedefi; kurulacak Filistin Devleti'nin kendi güdümünde ve kontrolünde olmasıdır. Bu meyanda, Filistinli mültecilerin yurtlarına dönmesine müsaade etmediği gibi; başkent ilan ettiği Kudüs'ü paylaşmak için asla bir pazarlığa yanaşmıyor. Filistinlilerin elinde intihar girişimi yapmaktan başka seçenek bırakmadı. Son bir buçuk sene içerisinde 60 intihar girişimi oldu. Bunları gerçekleştirenlerin yüzde 70'i yüksek tahsil görmüş gençlerden meydana geliyor. Bunun manası ise, elinde hiçbir imkanı, çaresi ve ümidi kalmamış insanların feryadından başka bir şey değildir. Başta komşu Arap devletleri, İslam ülkeleri, hür dünya ve bütün bir insanlık, inatla Filistin dramını görmezlikten geliyor. Hatta o Arap devletlerinden bazıları, bir Filistin Devleti'ne karşı olduklarını resmen ilan ettiler. BM, tarihinde ilk defa Filistin Devleti'nden söz etti ve bir bakıma resmen bu oluşumu tanımış oldu. Bu tanımanın; İsrail'in müsaade ettiği şekil ve şartlarda olacağı açıktır. Yani, bütün hayat damarları kesilmiş ve her şeyiyle İsrail'in güdümüne terk edilmiş ölü bir devlet! ABD, bu oluşumun bir an evvel gerçekleşmesini ve girişeceği Irak harekatından önce bitirilmesini arzu etmektedir. Dolayısıyla; Yahudi eksenli ABD politikasının, şimdiye kadarki, tavşana kaç, tazıya tut oyununun da sonu gelmiş oldu! Geriye, Filistinlilerin tek ümidi Türkiye kalıyor ki, onun da hali malum! ABD'nin Irak harekatıyla en ziyade bedel ödeyecek olan Türkiye; bu işin altından nasıl kalkabilirim ve en az zararla nasıl kurtulabilirimin hesaplarını yapıyor. Krizlerin kasıp kavurduğu, IMF reçetelerine terk edilmiş ekonomisiyle Türkiye, gelişen olaylar karşısında beklemek ve seyretmekten başka ne yapabilir? Zira, dış politikada; yağmasan bile gürle, devirleri çok gerilerde kaldı. Küçülen ve 40 kişi kalınan dünyada, herkes birbirinin gücünü, ağırlığını, ne yapıp ne yapamayacağını çok iyi biliyor! Dolayısıyla, boş yere efelenmenin de manası yok artık!.. Orta-Doğu dünyanın en netameli coğrafyalarındandır. Petrol, dolayısıyla bütün dünyanın gözü ordadır. Orada, büyük güçlerin kendi istekleri hilafına bir taşın bile yerinden oynatılmasına müsaade etmezler. Kurdurulan Arap devletçikleri, sadece görüntü vermek içindir. Onların görevleri, efendileri adına, petrol kuyularına bekçilik yapmaktır! Bundan dolayıdır ki, Filistin meselesi şu veya bu şekilde bir neticeye vardırılsa bile, Filistinlilerin dramı asla bitmeyecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.