Genelkurmay'da terör brifingi

A -
A +

Sabahın erken saatlerinde, TGRT Genel Yayın Müdürü Mehmet Soysal arkadaşımla Ankara'ya gelirken doğrusu ikimiz de pek düşünceliydik. Hatta endişeliydik. Zira Genelkurmay Başkanlığımız medyanın üst düzey yöneticilerini terör brifingi için Ankara'ya davet etmişti. Bu davete icabet ederken taşıdığımız endişe; elbette son günlerdeki tırmanma sürecine giren terörist olaylardı. Acaba diyorduk; yine eski karanlık günlere mi dönüyorduk? Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'u üç saat boyunca dinleyince ve de basın mensuplarının sorularına verdiği içtenlikli cevapları duyunca rahatladım. Terörle mücadele elbette tek bir kurumun görevi değildir. Bu durumu da, terörle çeyrek asırdır boğuşan en iyi bizim bilmemiz gerekir. Tıpkı Orgeneral Başbuğ'un ifade ettiği gibi; "Ulus devleti güçlü kılan husus; ulusal konular ve sorunlar karşısında, Devletin ve toplumun bütün kurumları ile kararlı bir tutum içinde bulunması ile ülkenin her şeyi ile ve toplumun her kesimi ile bu konular karşısında bir bütün olarak, topyekun hareket etmesidir." En acı tecrübelerini yaşadığımız böylesine hayati bir konuda her kişi, kurum ve kuruluş üstüne düşen görevi eksiksiz yerine getirmelidir. Tabii bu arada mensubu bulunduğumuz medyanın sorumluluğu çok ama çok fazladır. Biz Türkiye Gazetesi olarak, yayın hayatına geçtiğimiz günden beri bu şuurdayız ve bu çizgimizde en ufak bir inhirafta bulunmadık. İşte size bir örnek!.. Üzerinde titrememiz ve göz bebeğimiz gibi korunması gereken ülkemizi hangi şartlarda elde ettiğimiz ve bu elde edişte uğruna neleri feda ettiğimiz bellidir. Üzerinde yaşamakta olduğumuz bu netameli coğrafyada güçsüzlere yer yoktur. İç ve dış düşmanların gözü, dün olduğu gibi bugün de bu coğrafyadadır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki yarınlarda da böyle olacaktır. Vatanını ve milletini sevmek nasıl olur? Elbette; vatana ve millete karşı sorumluluklarını yerine getirmekle olur. Burada mesleğimizle ilgili bir örnek vermek istiyorum. Bakınız; İngiltere'de otobüs ve metro istasyonlarına karşı terörist eylemler düzenlendi. Başta BBC olmak üzere İngiltere'nin bütün medya kuruluşları bu olayı adeta fotoğrafsız verdiler. TV ekranlarında ve gazete sayfalarında hiçbir ceset görüntüsüne yer vermediler. Benzer bir olay bizim Kuşadası ilçemizde meydana geldi. Bir minibüste bomba patlattırılarak beş kişinin ölümüne on altı kişinin yaralanmasına sebep olunmuştu. Gazetemizin muhabiri o anda, olay mahallinde olmasına ve hadiseyi fotoğraflamasına rağmen haberi fotoğrafsız olarak iç sayfadan ve tek sütuna vermekle yetindik. Halbuki aynı olayı, yine başta BBC olmak üzere bütün İngiliz ve Avrupa devletlerinin televizyonları en ince teferruatına kadar; kan-revan görüntüleri ile verdiler. O görüntüleri görenler, Türkiye'de kanın gövdeyi götürdüğünü zannederler. Dikkat edilirse; tam turizm mevsiminde meydana getirilen bu terörist eylem ve bunun görüntülerini yayınlamak kimlere hizmet eder? Kime zarar verir? El ele, gönül gönüle Aynı Avrupalı yayın kuruluşları, Londra'daki eylemcileri terörist olarak nitelerken, Türkiye'deki teröristlere milis demektedirler! Sadece bu hadise bile, dost (!) bildiğimiz ülkelerin bize hangi gözle baktığını anlatmıyor mu? Yine başa; Sayın Orgeneral İlker Başbuğ'un sözüne dönelim: "Bir ülkenin güvenliği, o ülkenin kendi sorumluluğundadır." Biz, biz olalım ve sorumluluklarımızın idrakinde olarak; el ele, gönül gönüle bu mücadeleden yüzümüzün akıyla çıkalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.