'Gizli el' iş başında!

A -
A +

Millete rağmen olan yaşantılarında milletin ensesinde boza pişirmeyi maharet bilen bir kısım kişi ve kuruluşlar; Türkiye'nin AB yolundaki adımlarına gizliden gizliye takoz olmaya devam ediyor! Bu durumu, tetikçileri vasıtasıyla televizyon ekranlarından açıkça dillendiriyorlar! Kopenhag Kriterleri'ne uyum paketleri açıldıkça; mahut çevrelerin de şom ağızları açılıyor; Türkiye'nin ve Türk insanının bu medeniyet yarışındaki yolu kesilmek isteniyor! Nasıl olsa; iktidarda AK Parti var! Vurun abalıya! 6. Uyum Paketi'nden çıkartılan bir madde var ki; evlere şenlik! Bilindiği üzere; Türkiye'de ev ve arazi satın alıp burada yaşamakta olan yabancılar var. Yalnızca Alanya'da 10 bin dolayında yaşlı Alman yaşamaktadır. Bu insanların ibadet ihtiyaçlarını karşılamak için; ibadet yerleri gündeme geldiğinde hükümet; hazırlamış olduğu Paket'e bununla ilgili bir düzenleme yapmıştı. Meskun alanlarda,mevcut binalar yıkılıp ibadethane yapılamayacağına göre; mevcut binaların bir tanesinde; bu işlevi görecek bir bölümün tahsisine; belirli şartlarda izin vermeyi düşündüler. At kaçtı torba düştü! AK Parti iktidarı, bu kanunu çıkarmakla her apartmanın altında bir tarikat mescidi kurmayı amaçlıyordu! Başta CHP olmak üzere bir kısım medya; öküz altında buzağı arayarak ve; hamamdan fırlayan Arşimet misali 'buldum buldum!' diye avazı çıkıncaya kadar bağırarak, bu kanunu engellediler. Halbuki bu hükümet, şimdiye kadar yapılamayanı yaptı ve; cami yapımını bile müftülerin yetkisinden alarak mülki amirlere verdi! Laikçilikle övünenler, hükümetin bu samimi tavrını bile anlayamadılar! Bu kafa ile biz nasıl AB'ye gireceğiz? Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yaşamakta olan 4 milyon dolayında vatandaşımız var. Bunlar, apartmanlarının altında mescit açarken iyi de; aynı hakkı Türkiye'de yaşamakta olan yabancılara verirken niye kötü? Bu durum çifte standart değil mi? Şimdi de 7. Paket gündemde! Aynı çevrelerce; Paket'in daha kendisi gelmeden gümbürtüsü koparılıyor! Bazı medya organları o kadar ileri gidiyor ki, ülkeyi neredeyse sivil-asker çatışmasına sürüklemek istiyor! Neymiş efendim; MGK'da yalnızca Genelkurmay Başkanı bulunacak, Kuvvet Komutanları bu kurulda yer almayacakmış! Bu meyanda Başbakan yardımcıları kurul üyeliklerini aynen sürdüreceklermiş! Kuvvet komutanı kim, Başbakan yardımcısı kim? Bunların birbirlerine karşı olmalarını nasıl düşünebiliyorlar? Bu mantığa göre; bu kurulda asker sayısı çok olunca daha mı güvende olacağız?! Avrupa ülkelerinde de benzer kurullar var; o ülkelerin güvenlikleri yok mu? Gerçek demokrasi ve sözünü ettiğimiz Kopenhag Kriterleri'ne geçiş için evvel emirde zihniyet inkılabına ihtiyacımız var! Bu denli şüphe ve vehmin bulunduğu yerde hangi güvenlikten bahsediyoruz? Evvela birbirimize güvenelim ve o güvenle Avrupa'nın kapısını çalalım!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.