Göz göre göre kaçırılan fırsat

Temmuzun sıcak gündemlerinden birisi de, Iraklı Kürtlerin yayınlanan raporunda; "Eğer Şiiler İran'ı ve Sünniler de Arap dünyasını seçerse, Kürtler de Türkiye ile ittifaka girmek zorunda kalacaktır" şeklindeki ifadesi idi. Raporda yer alan bu düşünce, Mesut Barzani'nin özel kalem müdürü Fuat Hüseyin'e aitti. Gerçi Türk dışişleri, bu düşünceye; "Türkiye'nin sınırları belli" diyerek temkinli yaklaştı ama, Irak'ta gelecek zamanın nelere gebe olacağını şimdiden kestirebilmek oldukça zordur. Tarihî fırsatı Türkiye, hem de iki kere kaçırdı. Birincisi merhum Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde idi. Özal, istemesine rağmen; o günkü iktidar (ANAP) ve o günkü Genelkurmay karşı çıkarak; bu düşünce kuvveden fiile çıkarılamadı. Çıkarılabilseydi; bugünkü Kuzey Irak'taki Kürt Yönetimi (Musul-Kerkük) Türkiye'nin kontrol ve denetiminde olacaktı. İkincisi ise, Abdullah Gül'ün Başbakanlığı döneminde yaşandı ve eğer, o zaman, Kuzey Irak'a girip güvenlik şeridi oluştursaydık; her şeyden önemlisi, PKK orada yuvalanıp başımıza bela olamayacaktı. Ayrıca, Kuzey Irak'ın kontrol ve denetimi yine bizim elimizde olabilecekti. O vakitler yalnızca genel başkan olan Tayyip Erdoğan, çok uğraşmasına rağmen, AK Parti milletvekillerine "Tezkere" kanununu Meclis'ten geçirtemedi. Şimdi ise, ABD silahlı kuvvetleri Irak'ı terk ediyor. 2011 senesinin sonuna kadar bu işlemi gerçekleştirecek. ABD'nin bu çekilme kararını, Irak hükümeti resmi bayram günü ilan etti. ABD askerlerinin denetim ve kontrolündeki Irak'ta güvenlik, bugün bile sağlanamazken; yarın, ABD askerleri orayı terk edince durum ne olacaktır? İşte, böyle bir durumda iç savaştan korkan Iraklılar; özellikle de Kuzey Iraklı Kürtler, güvenlik kaygısıyla sığınacak yer arıyorlar! Ve, kendileri için en emin yer olarak da Türkiye'yi görüyorlar! İki defa tarihî fırsat önümüze geldi ve biz bunları değerlendiremedik; bir üçüncüsü gelir mi?