Ecevit'ten önce, Yunan Başbakanı Simitis, ABD'de gerekli temasları yapıp ülkesine döndü. Simitis'in, özellikle; Kıbrıs ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıkla süregelen konularda neler konuştuğu ve bundan böyle nasıl bir strateji takip edeceği; daha açık bir ifade ile ABD'nin hangi ülkenin yanında yer alacağı hususu, Ecevit'in ziyaretinden sonra belli olacaktır! Çünkü, ne Yunanistan'ın ve ne de Türkiye'nin kendi başlarına; ABD'siz adım atmalarına ve aralarındaki anlaşmazlıkları çözüme bağlamalarına imkan ve ihtimal vardır! Zira, Yunanistan uzaktan kumandalı bir ülkedir ve şimdiye kadar, bu çeşit kumandalarla şımartıldıkça şımartılmış ve Türkiye'nin başına bela kesilmiştir! Türkiye, Kıbrıs'a uluslararası antlaşmalardan doğan hakkını kullanarak, müdahale etmesine rağmen; müdahalenin tarihi olan 1974'den bugüne kadar, bu meşruiyetini dünyaya anlatamamış ve Kıbrıs'ın kuzeyinde kurulan Türk Devleti, dünyaca tanınmamıştır. Ve, o gün bugündür; Kuzey Kıbrıslı Türkler kimliksizdir. Pasaportları dünyanın hiçbir ülkesinde geçmez ve Kuzey Kıbrıslı Türkler, akıl almaz bir ambargonun altında inim inim inlemektedirler. O gün, Krıbrıs'a askeri müdahaleyi yaptıran ve Türkleri soykırımdan kurtaran Başbakan, Bülent Ecevit'ti. Bugün, aynı Bülent Ecevit, yine Türkiye'nin Başbakanı olarak, Kıbrıs'ın çözümüne çare aramaktadır. Dananın kuyruğu kopacaktır ama, nasıl? 11 Eylül terörist baskınından sonra, Türkiye'nin değeri bir kat daha artmıştır. Bunu, en iyi ABD bilmektedir. Bütün mesele, Ecevit'in dik durmasına ve Türkiye'nin menfaatlerini iyi savunmasına bağlıdır. ABD'nin karşısında Türkiye, maalesef bir Ürdün, bir Mısır kadar olamamıştır! Onlar, hem ABD'ye olan borçlarını sildirmişler, hem yeni ve küçümsenmeyecek miktarlarda yardımlar almışlar ve hem de ABD, onlara ticari kolaylıklar sağlamaktadır. Oysa; Körfez Savaşı'nın esas yükünü çeken bundan dolayı da milyarlarca dolarlık zarara uğrayan ülke Türkiye idi. Şimdi; aynı Körfez senaryosu yeniden gündemdedir. Demek ki, hem Kıbrıs'ta ve hem de Irak'ta ABD'nin yaklaşımı, Türkiye için hayati önemi haizdir. AB kapısında bekletilen ve ekonomik krizlerle boğuşan Türkiye'nin işinin kolay veya zor olacağı, tamamen Amerikan yönetiminin tavrına ve Türkiye'ye bakış açısına bağlıdır! Dünyanın yeniden şekillendiği bu konjonktürde; Türkiye ABD'ye ne kadar muhtaç ise, ABD Türkiye'ye, Türkiye ile işbirliğine bir o kadar muhtaçtır.Çünkü; başta Orta-Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar olmak üzere, bütün bölgenin, gelecekteki güven ve huzuru Türkiye'den geçmektedir. ABD, böyle bir müttefiki kolay kolay feda edemez, ancak; yeter ki, biz dik durmasını ve haklarımızı istemesini bilelim!