Güven bir kere kaybedilmeye görsün

A -
A +

Siyasetçi kendi bindiği dalı kesti ve siyaset kurumuna ve siyasetçiye olan güveni sarstı. Yapılan kamuoyu yoklamalarında, mevcut siyasi partilerden bir-ikisi hariç, hemen hepsi yüzde 10 barajının altında. O bir-ikisi de, yüzde 10'lar dolayında. Dolayısıyla, milletin yüzde 50'ye yakını kararsız. Bu halin yegane sebebi, devletin ekonominin içinde oluşu ve iktidarlara gelen siyasi partiler marifetiyle yönlendirilmiş olmasıdır. Özellikle kamu bankalarının kendi yandaşlarına peşkeş çekilmesi şeklinde tezahür eden yolsuzluk ekonomisinin bir yerde tıkanacağı belli idi. Devleti yönetenlerin bu aymazlığı yüzünden, son on senedir Türk ekonomisi yalnızca rantiye kesimine hizmet etmiş; özel bankalar bile devletin kesesinden geçinir olmuştur. Ne bir yatırım ve ne de istihdam öngörülmemiş; deniz bitince kendileri de farkına varmış, ancak iş işten çoktan geçmişti. İkide bir içine düşülen krizler bile akılları başlara devşirmeye yetmemiştir. Çünkü; bizdeki politikacı günü birlik yaşamaya alışmıştır. Hangi siyasi parti kadrolarımızın Türkiye'nin 5 sene sonrasını gören ve ona göre program ve projeleri vardır? Mevcut koalisyon hükümetinin enflasyonla mücadeleyi baz alan 3 senelik programında, IMF'ye bel bağlanmış; insan unsuru göz ardı edilmiştir. Türk insanı, IMF'nin umurunda olmayabilir; millete refah vaadiyle iş başına gelmiş bu kararı alan siyasilerimiz ne güne duruyor? Milleti perişan ettikten sonra, şimdi kalkıp da suçu IMF'ye yüklemeye çalışmak ne derece inandırıcıdır? IMF'yi davet edip, onun programını büyük vaatlerle tatbik mevkiine koyan, bugünkü siyasi kadrolar değil mi? Şimdi ne yüzle sil baştan diyebiliyorlar? Dedik ya; siyasetçi kendi bindiği dalı kesiyor. Millet, bunca senedir denediği çeşitli siyasi partilerde aynı aymazlığı ve tutarsızlığı gördü. Hiçbirisine güvenmemekle haklı değil mi? Siyasetçi, başarısız olabilir, yanlış yapabilir; ancak, bu yaptıklarında samimi ise bu güveni tekrar kazanabilir. İktidara gelinceye kadar, devleti ekonominin içinden çekip çıkaracağız, kamu bankalarını özelleştirip, iktidarların elinde güç ve koz olarak bulunmalarını önleyeceğiz deyip, iş başına geldikten sonra, bütün bu söylediklerinin tersini yapan siyasetçilere nasıl güvenelim? Şimdi merak edilen konu, ABD'den getirtilen sayın Kemal Derviş'in ekonominin tek patronu olup olamayacağı. Yani, yapmak isteyeceği işlerde, arkasında siyasi iradenin bulunup bulunamayacağı. Çünkü; biliyoruz ki, devlet bankaları, mevcut koalisyon ortaklarının elinde bölüşülmüş durumdadır. MHP ve ANAP, ellerindeki bu gücü kaptırmak isterler mi? İşte; sayın Derviş'in ABD'ye giderken söylediği; arkamda siyasi birlik ve destek isterim sözünün manası budur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.