IMF reçetelerine teslim olmuş hükümetin 2002 senesi için yapmış olduğu bütçeyi de gördük. 98 katrilyona bağlanan bütçede 27 katrilyonluk açık öngörülmüş! Bu bütçeyi hazırlayanlar bile içlerine sindiremediklerini söylüyor! Nasıl sindirebilsinler ki, hazırlanan bütçenin tamamı, gelecek seneki iç borçları ödemeye yetmiyor! Böylesine borç batağına saplanan bütçe ile Türkiye nereye gidebilecektir? Hangi yatırımı yapabilecektir? Dünyanın yeniden kurulup şekillendiği bu netameli dönemde, hangi uluslararası meselede hakkını savunabilecek ve kendisine oynanmak istenen hangi oyunu bozabilecektir? Hükümet, IMF'ye teslimiyetçi politikaları ile millet nezdindeki güvenini sıfıra indirmiştir! Parası olan da ya dışarıya kaçırdı ya da yastık altına koyup beklemektedir! Piyasaların durması, esnafın siftah etmeden kepenk kapatması ve milletin hayati ihtiyaçları dışında ticarete el atamaması hep bu güvensizliğin eseridir. Nasıl güvensin ki millet; hükümet, dövizi kontrol altına tutacağım dedi ve bununla ilgili, milletin aleyhine olabilecek bir sürü kararlar aldı, bütün bunlar, sonuçta dövizin patlamasından öte bir mana ifade etmedi. Ondan sonra, önceki kararın tam tersi bir uygulama ile, dövizi bir milyon dolaylarında tutarız dedi, daha birkaç ay geçmeden döviz, iki milyonu zorlamaya başladı! Bu teslimiyetçi, belirsiz ve tutarsız politikalara güvenip de millet, parasını sokağa atar mı? Dolayısıyla, 65 milyonluk ülke; atıl kapasiteye mahkum olmuş bu haliyle hükümetin gidişini dört gözle bekliyor! Vaktiyle hükümeti destekleyenler de şimdi aleyhine döndü! Gaflet içindeki bu sermaye grupları zannettiler ki, alınmakta olan bu kararlarla belirli sermaye grupları çökertilir ve meydan kendilerine kalır! Kazın ayağının öyle olmadığını onlar da gördüler. Çünkü, tatbik mevkiine konulan gerçekte 'bumerang'tı ve dönüp dolaşıp kendilerini vurdu! Şimdi, onların feryatları, herkesinkinden fazla duyuluyor! Hükümetin, ekonomideki bu teslimiyetçi ve milleti canından bezdirici uygulamaları, neticede siyasete ve siyaset adamına güvensizliği doğurdu. Çünkü, millet bu iktidarı, ensesinde boza pişirsin diye seçmedi! Hükümet de bu bunalımı aşamadığına göre; bu güvenin tazelenmesinden daha tabii ne olabilir? Bakınız, referanduma dahi gidemiyorlar! Varlık sebepleri olan millete gidememelerinin tek sebebi, milletten korktukları içindir! Referandum için gidemiyorsunuz da; er ya da geç olacak seçimde ne yapmayı düşünüyorsunuz? Milletten korktuğunuzu bahane ederek onu da erteleyebilecek değilsiniz ya! İkinci bir Öcalan daha yok ki, ABD yakalayıp size teslim etsin ve o sayede iktidara gelebilesiniz! Zararın neresinde dönülse kârdır; gelin şu erken seçim kararını alın ve hem kendinize hem de millete yazık etmeyin! Bizden söylemesi!