Kriz üstüne krizlerle bunalan millet sokağa dökülünce, suçlanan ve hedef tahtası haline gelen hükümet partileri, çareyi eski hükümetleri ve sistemi itham etmekte buldu! Sadece biz değil, gelip geçen bütün hükümetler ve popülist politikalar uygulayan her partiden siyasetçiler bu suça ortaktır demeğe getiriyorlar. Merd-i kıbti şecaat arz ederken sirkatin söylermiş! Bizdeki siyasetçi tipi, ya hafızasını kaybetmiş, ya da; şark kurnazlığına bürünerek milleti adam yerine koymamaktadır! Millete ne söylersek, ne yaparsak yutar; şimdiye kadarki söylenenleri ve yapılanları yuttuğuna göre!.. Halbuki, her parti ve her siyasetçi, rakibi bulunan parti ve siyasetçileri, popülist politikalar uygulamakla suçluyor ve bunlara son vereceğini va'dederek seçiliyor. Sistemi değiştireceklerini, insanca ve hakça bir düzen kuracaklarını söyleyerek bu milletten yetki alarak hükümet koltuklarını işgal ediyorlar! Oy alıncaya kadar, her biri birbirinden demokrat, milletin değerlerini her şeyin üstünde tutan ve milletin emrine amade, hizmet aşkıyla yanan insanlar!. Hükümet kurulup, parlamento yeni yasama yılına başladığında ise, bütün o va'dedilenler; milletin değerleri ve millete hizmet anlayışı; bir dahaki dönem için seçim sath-ı mailine girilinceye kadar rafa kaldırılıyor! Bozuk, hantal ve çağdışı olduğunu iddia ettikleri sistemin değiştirilmesini değil akıllarına getirmek; bütün gayretleri ile o sistemin bir parçası olarak icra-i faaliyette bulunuyorlar! Asla risk almıyorlar! Bozuk düzenin kırık çarkları olarak dönmeye devam ediyorlar! Her milletvekili önce benim genel başkanım diyor! Çünkü bir dahaki seferde seçilebilmesi, o genel başkanın iki dudağı arasındadır. Milletten değil, genel başkanından güç almaktadır! Dolayısıyla, milletinin emrinde ve hizmetinde olmayıp; genel başkanının emrinde ve hizmetinde olmak mecburiyetini hisseder! Bundan sonra, sırasıyla; ben, benim partim vakti ve ömrü kalır da, bir de kendiliğinden bir imkan ve fırsat doğarsa benim milletim diyebilir! Çiftçinin ürettiği ürüne taban fiyatı diye bir garabet uydurdular; hemen her politikacı; biz iktidara gelirsek şu fiyatı vereceğiz diye oy avcılığı yaparken, bir tanesi; kim ne veriyorsa, 5 puan fazlasını biz vereceğiz diyerek milleti aldattı! Seneler senesi, aldatanlar ve aldatılanlar siyaseti cereyan etti bu memlekette! Kimse bu gidişe dur demedi; diyemedi! Aldatanlar hayatlarından memnundu zira! Ortada bir deniz vardı; çatlayıncaya kadar kendileri içiyor, yandaşlarına içiriyorlardı! Hortumculuk, en maharetli iş biliniyor, meydan yeri hortumculardan geçilmiyordu! Gün geldi; deniz bitti! Üzerlerindeki kalın şal kalkınca, kralların çıplak olduğu görüldü! Aldatılmaktan bitap düşen millet, fert fert, parti parti bütün şark kurnazlarını tanıdı! ...Ve, güven sırra kadem bastı! Millet, gündüzün aydınlığında elinde fener; kendisini aldatmayacak politikacı arayışına çıktı!