Horozu mebzul miktarda bulunan bu ülkede sabahın erken olmasından daha tabii ne olabilir? Nitekim; hep öyle oldu; inişli çıkışlı yollardan kâh sürünerek, kâh yürüyerek düşe kalka bugünlere geldik. 2 bin dolar dolayında bir milli gelirle; onu da kuzulara şah olan kurdun paylaşımıyla; dünyada emsali görülmedik bir sistem, kendimize göre bir 'demokrasi' oluşturduk! Kendimize göre kurduğumuz bu 'demokrasiyi' geliştireceğiz (!) diye de; 10 yılda bir darbe yaptık! Yarım asrı geçen bu kötü tecrübeden sonra bir de ne görelim; kendi elitinin yağmaladığı koca ülkede deniz bitti ve iktidar yarışı içinde bulunan müsvedde kralların hepsi çıplak! Bu zihniyete göre; topyekûn ülke insanı hastadır ve bu insan yığınları kendi hastalıklarının farkında olmayacak kadar bilgisiz ve gaflet içindedir! O halde, onlara yapılması gereken; tepeden inme metotlarla; ilacı zorla şırınga etmektir! Uyuz seyyaliyetiyle bulaşıcı hastalığa yakalanan ve bunun farkında olmayan bir millet, başka türlü nasıl kurtarılabilirdi?! Hasta kurtarılmayı beklerken, doktor (!) elinde ölürse ne gam! Eğitim zayiatı der geçeriz! Geldiğimiz bu günde; ucuz bir teselli bulamıyor ve bir şeyler geveleyip geçemiyoruz. Çünkü zayiat, savaştan beter oldu! Nizam altüst olarak ehram tersine döndü! Sisteme vücut veren ve onu ayakta tutan bütün müesseseler yıprandı, çürüdü ve kokuştu! Hangi taşı kaldırsanız cife ile karşılaşıyorsunuz! Devletin malının deniz olduğu bir ortamda, domuzların semirmesinden başka ne beklenebilirdi ki?! Meydana gelen bunca mezalimden sonra bile, hâlâ ibret alınmadı ve; kıyasıya bir iktidar savaşı sürdürülüyor! Kim baş, kim ayak belli değil! Sıradan bir gazete manşeti, ortalığı toz duman edebiliyor; yetkili yetkisiz kişilerin televizyon ekranından söyledikleri koca bir toplumu derinden sarsabiliyor! Belli ki, birileri, birilerine haddini bildirmek istiyor! Ya haddini bileceksin; ya da bildirilecek! İyi de; bütün bunların millet adına yapıldığı ileri sürülmesine rağmen; ortalıkta milletin esamisi okunmuyor! Milleti adam yerine koyup da ona soran eden yok! Milletin ne istediğini merak eden de!.. 'Açık oy, gizli tasnif'le, yandaşların dizleri arasından çekip alınan ve meydan yerine konulan 'demokrasi sandığı'na mukayyet olmak için; şimdi de yabancı gözlemci şartı getiriliyor! Birileri, bu durumu onur kırıcı bularak reddetmek hevesindeler! Yine belli ki, gayeleri bu denli bir onursuzluktan kurtulmak değildir. Yarın öbür gün, bu gözlemciler; sandığa atılan oyların haklarını gözetip dava ederlerse ne olacaktır?! Ne güzel; kendi demokrasi anlayışları ve uygulamaları içerisinde günlerini gün edip gidiyorlardı! Varsın, tuz koksundu! O kokuyu duyacak ve ondan rahatsızlık hissedecek milletin ümüğü ellerinde ve sıkılmış durumdaydı! Demokrasi gibi, AB'nin de lafını edelim; 40 sene böyle geçti bir 40 sene daha böylece avunalım! Vah benim köse sakalım!