Hani, iktidar Kıbrıs'ı satıyordu?

A -
A +

Kıbrıs gibi "milli" bir meselede bile bir araya gelemedik. Mahalli seçimler öncesinden başlayarak iç politika malzemesi yaptık ve halen de bu aymazlığı ısrarla sürdürmekteyiz! Neymiş efendim: AK Parti iktidarı, "ver-kurtul"cu bir zihniyetle Kıbrıs'ı Rum'a peşkeş çekiyormuş. Neredeyse bu insanları vatan haini ilan ettik! Anlı-şanlı partilerimizin liderleri ta Kıbrıs'a kadar giderek; "hayır" kampanyalarına iştirak ettiler. Türkiye'mizdeki "hayır"cıların fotoğrafı evlere şenlikti! Akılları sıra; taşıma su ile değirmen döndüreceklerdi. Aynı oyunları; hamaset nutukları ile Türkiye'de mütemadiyen oynadılar ve maalesef bundan sonuç da aldılar. Ta ki 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar... 3 Kasım 2002 tarihi, Türk siyasi hayatında bir milattır. Zira, o vakte kadar, çokça bıçak kemiğe dayanmış o vakitte ise, kemiği kırıp parçalamıştı. Sokaktaki ve köydeki en sade vatandaş bile Hanya'yı Konya'yı görüp anlamıştı! Hamaset nutukları karın doyurmuyor Hamaset nutukları karın doyurmadığı gibi; işsiz-güçsüz kalan millet açlık sınırının altında inim inim inliyordu. Açtı ama; boş laflara ve bu denli hamaset edebiyatına karnı toktu! Kendisini bu duruma getiren siyasi partileri ve onların temsilcilerini, bir daha çıkmamak üzere sandığa gömdü! 2002 Genel Seçimleriyle Türk siyasetinde yeni bir süreç başlamıştır. Eskiler, bu durumu ve bu yeni anlayışı okuyamıyor ve anlayamıyorlar. Millet eskinin horoz döğüşü ve hamaset yüklü siyasetini istemiyor; değişen ve gelişen dünyanın nimetlerini özlüyor. Türkiye'yi bugüne kadar idare edenler, dünyadan, dünyadaki değişim ve gelişmelerden bîhaber ve kopuk yaşadı. Bir AB süreci bile gerektiği şekilde okunup değerlendirilemedi. Yunanistan'dakiler gördü; gereğini yaptı, bizimkiler görmedi. Merhum Özal gelmese idi, hâlâ daha göreceğimiz de yoktu! Bu zihniyet aynı filmi Kıbrıs'ta vizyona koydu. "Çözümsüzlük çözümdür" diyerek, onlarca sene KKTC'nin ve Türkiye'nin önünü tıkadı. Kıbrıs'ın güneyi ile kuzeyinin arası korkunç derecede açıldı. MESS Başkanı Refik Baydur'un ifade ettiği gibi; "Bu nasıl bağımsızlıktır ki, maaşlarınız Türkiye'den geliyor!.." Değişen dünyanın yeni şartlarını görebilen ve okuyabilen AK Parti iktidarı, Kıbrıs için "barış ve çözüm" süreci başlattı. Başlatılan bu sürecin doğru olduğunu; bizim "hayır"cılar anlayamadı ama, KKTC halkı çok iyi anladı ve bu durumu oylarıyla tescil etti. AK Parti kanadından Kıbrıs'a giden de olmadı. Hiç kimse gidip de, "evet" kampanyalarına iştirak etmedi. Buna rağmen KKTC halkı, çözüm için sandıklara akın etti! Demokrasiye inancınız varsa... Rum ise; tam tersi bir tutumla "hayır" dedi! Yani, AK Parti iktidarının sattığı Kıbrıs'ı hiçbir Rum politikacısı ve Güney Kıbrıs Rum halkı almak istemedi öyle mi?! Ayıptır ve günahtır... İşte görüyorsunuz; ne Türkiye halkı ve ne de KKTC halkı sizlerin hamaset nutuklarına prim vermiyor. Şayet demokrasiye biraz olsun inancınız varsa, Türkiye ve KKTC halklarının oylarına saygı duyun ve onları anlamaya çalışın! Anladığınız nispette kalacak, aksi halde silinip gideceksiniz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.