Nihayet beklenen gün geldi ve Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayını açıkladı: Abdullah Gül. Başbakan Tayyip Erdoğan, doğrusu bu süreci çok iyi idare etti. Devlet adamlığı kumaşına sahip kişilerde sır idraki fevkalade gelişmiştir. Nitekim, Fatih Sultan Mehmed de böyleydi. Bizzat kendisinin başında bulunduğu ordusu sefere çıkar ancak; ordu komutanları dahi seferin nereye olduğunu bilemezdi. Yine böyle bir sefer vakti; konaklamayı fırsat bilen Lalası yanına yaklaşıp sorar: AK Parti'nin seçkin kadroları -Haşmetli sultanım! Sefer-i Hümayun nereye ve kimlere karşıdır acep? - Lala! Lala! Bu sırrı, külahımın bildiğini hissetsem, başımdan çıkartıp atarım!.. AK Parti'nin seçkin kadroları Türkiye'mizde siyasete ve siyaset anlayışına yeni bir boyut katıyor. Doğrusu, siyasette bu denli fedakârlıkların yapılabileceğine kimse ihtimal vermiyordu. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamlarının altın tepsi içinde birbirlerine ikramına tarih boyu kimseler şahit olmamıştı. Hatırlayınız sevgili okuyucularımız; AK Parti, 2002 seçimlerinden galip çıkıp tek başına iktidar olduğunda, Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı idi ve parlamentoda değildi. Kendisi partinin genel başkanı olmasına rağmen, Başbakanlık makamına Abdullah Gül çıkmıştı. O vakitler Tayyip Erdoğan'ın yanlış yaptığını düşünenler vardı. Makamı ele geçiren Abdullah Gül'ün Başbakanlık makamını bırakmayacağını düşünüyorlardı. Halbuki hiç de öyle olmadı. Abdullah Bey istifa etti ve Başbakan'ın emrine girerek kabinede görev aldı. İşte o özverili anlayıştır ki, bugün Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanlığı makamına taşıyor. Bunu, maksatları dünya olanlara anlatamazsınız. Gül ve Erdoğan'lı Türk siyaseti Başbakan Tayyip Erdoğan; konuşmalarında; dünyevi makamların hepsinin gelip geçici olduğunu, mühim olanın, o makamları işgal edenlerin hoş bir seda bırakmaları olduğunu vurguluyor. Bu sözlerinde ne kadar samimi olduklarının tipik örneğini de verdiler. Tayyip Bey isteseydi, cumhurbaşkanı olabilirdi. Hatta, hemen herkes, muvafıkı ve muhalifiyle hemen herkes, Tayyip Bey'in böyle bir fırsatı tepmeyeceğini ileri sürüyordu. Onu yakinen tanıyan bizim gibi birkaç kişi ise, Tayyip Bey'in Köşk'e çıkmayacağını söyleyip yazıyorduk ancak, belli ki çok azınlıkta kalıyorduk. Gül ve Erdoğan'lı Türk siyaseti, temelindeki dostluk ve özveriye dayanarak yepyeni ufuklara açılımlar yapacaktır. Tekrar hayırlı olsun...