Siyasi liderlerin meydan mitinglerinde birbirlerine karşı etmekte oldukları lafları ibretle izliyoruz. Seviyenin hiç bu kadar düştüğüne şahit olmamıştık. Milletin önüne düşmüş ve örnek olması gereken bu liderlere bakınca; vah benim talihsiz milletim, demekten kendimizi alamıyoruz. Her şeyin çakması ne kadar olabiliyorsa liderin çakması da bu kadar olabiliyormuş zahir! Şu lider tipine bakın ki; bir milyon yedi yüz elli bin gencin istikbalini ilgilendiren üniversite imtihanında usulsüzlük bulamadı diye savcıya çıkışıyor! Felaket tellalına bakın ki, kendi insanının ızdırabından siyasi çıkar ve medet umuyor. Belli ki iktidar hırsı akılları örtmüş. Halbuki CHP gibi ebedi muhalefete mahkûm edilmiş partiler; felaket tellallığı yapacağına, öncelikle kendi iç muhasebesini yapması gerekir. Ben bu millete ne yaptım ki; sandık milletin önüne konduğu günden bugüne, ebediyen iktidardan tard edildim?!. Milletten iktidar yüzü göremeyeceğini çok iyi bilen bu zihniyet, bu yüzden olacak ki iktidarı sandığın dışında aramış; bu şekilde bulduğu iktidarla da milletin ensesinde boza pişirmiştir! Yine bu yüzden olacak ki, bu zihniyetin millet adına dikili tek bir çubuğu yoktur! Hizmet erbabının aklı, hırsından önce gelmesi gerekir. Liderler, ısınan meydanların heyecanına kapılmayıp teenni ile hareket etmeli ve mutlaka ve mutlaka söylediği sözleri kulaklarının işitmesi gerekir. Düşünün ki, bir lideri ardından milyonlarca insan takip ediyor ve bunların çoğu da genç. Liderin, muhatabına küfrettiği yerde onu öncü bilip takip eden gençliğin neler yapabileceğini iyi hesap etmek lazımdır. Hakaret, iftira ve küfür sahibine hiç ama hiçbir şey kazandırmadığı gibi; kendisi farkında olmasa da birçok şeyi de alıp götürür...