Hükümet doğru olanı yaptı

A -
A +

Bu sene, yani 2004 senesinin ikinci yarısı, Türkiye'miz için hayati önemi haiz, çok önemli bir süreçtir. Her zamankinden daha dikkatli ve uyanık olmalıyız. Milletvekillerimiz tatillerinden fedakârlık yaparak AB'ye uyum kanunlarını çıkaracaklar. Zira, 2004 Aralığında, Türkiye'ye müzakere tarihi verip vermemeye esas teşkil edecek rapor, Ekimde yayınlanacak. Dolayısıyla, Meclisimiz bu fedakârlığı yapmak zorunda! Hükümetin iyi niyetle ve kararlılıkla yürüttüğü Kıbrıs müzakereleri ve bununla ilgili olarak yapılan referandumda KKTC halkının verdiği karar neticesinde çok iyi bir rüzgâr yakalamış bulunmaktayız. Başta ABD, AB, İslam Konferansı olmak üzere; uluslararası her platformda işin üzerine ısrarla ve inatla gitmeli ve KKTC'yi bir an evvel ekonomik ablukadan kurtarmalıyız. Nitekim BM'nin hazırlamış olduğu rapor da bu yöndedir. Tarihî fırsatı iyi değerlendirelim Otuz senden beri ilk defa yakaladığımız bu tarihî fırsat, sonuna kadar ve en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Burnumuzun dibindeki Irak muamması; kan, barut, toz ve duman ortamında sürüp gitmekte ve oradaki, özellikle Kuzey'deki her hareket ülkemizi yakından ilgilendirmektedir. Bölgeden gelen haberler, maalesef hiç de iç açıcı değildir. Türkmen liderleri art arda öldürülmekte; Türkmen bölgelerine Kürt asıllı Yahudiler yerleştirilmektedir! ABD'nin gözetiminde olduğu iddia edilen Kandil Dağı'ndaki PKK-KONGRA-GEL militanları da Türkmen beldelerine inerek oralarda yerleşmek istemektedirler! Türkiye'nin bunca hayati dış meselesi varken; içeride sudan sebeplerle kavgaya tutuşmak; hiç yoktan yere toplumu gererek piyasaları alt üst etmek akıllıca bir iş olmasa gerektir. Bunun son örneğini Hükümetin hazırlayıp Meclis'ten geçirdiği ve Cumhurbaşkanlığınca Köşk'ten veto edilen YÖK kanununda gördük. Bir bardak suda fırtınalar kopartıldı ve bir ay süreyle toplum gerildi. Oysa, hazırlanan kanun, çıkardığı gürültüsü ile ürküttüğü kurbağaya değecek cinsten de değildi. Ona rağmen iş mecrasından saptırıldı ve neredeyse kızılca kıyamet kopartılacaktı! Neyse ki, hükümet aklı selimle hareket ederek kanunu askıya aldı. Aksi halde hükümet, kendi bindiği dalı kesmiş olacaktı. Kendisini bekleyen en hayati; hayati olduğu kadar devasa konularla boğuşup baş edemeyecek ve Türkiye önüne gelmiş olan bu tarihi fırsatları bir kere daha kaçırmış olacaktı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ı almış olduğu bu karardan dolayı kutluyoruz. Tıpkı grup toplantısında kendilerinin de işaret ettikleri gibi; "Türkiye'nin büyük yürüyüşüne zaman kaybettiriyorlar... Biz, kaybettiğimiz şu sinerjiyi dışarı verebilsek, kaybettiğimiz mesafenin çok daha ilerisinde olurduk..." Evet; aynen öyle... Şimdiye kadar; gelip geçen hemen bütün iktidarlar döneminde de aynı yanlışa düşülmedi mi? Bu toplum, sudan sebeplerle gerilip kaosa itilmedi mi? Onlarca senedir bu toplum, bütün gücünü iç kavgalara sarfetmedi mi? Böyle oldu da ne oldu? Kazananı olmayan böyle bir kavganın kaybedeni belli değil mi? "Yapılacak çok iş var!.." Toplumca kaybede kaybede bugünlere gelmedik mi? Neticede; 3 Kasım seçimleri öncesinde bütün ekonomik, sosyal ve siyasal göstergelerimizle duvara toslamadık mı? Milletimiz çektiği sıkıntılardan ibret alarak 3 Kasım'da sandığa koştu ve sağduyusunu sandığa yansıtarak tek başına bir partiyi iktidara taşıdı. Böylece senelerce süren siyasî istikrarsızlığa son verilmiş oldu. Hükümet, milletin vermiş olduğu bu yetkiyi çok iyi değerlendirmeli, adımlarını bilerek ve emin atmalıdır. YÖK Kanununu askıya almakla isabet etti. Zira, bizzat Başbakanın da işaret ettiği gibi: "Yapılacak çok iş var!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.