Hükümet kendisini zora soktu!

A -
A +

3 Kasım seçimlerinden sonra iktidara tek başına gelen AK Parti Hükümeti; kendisinden önce, yönetilemeyen Türkiye'miz için umut olmuştu. Çünkü; bu asil millet, seneler senesi koalisyonlarla idare edilmeye çalışılmış ve her gelen yeni koalisyon gideni aratır olmuştu! İstikrar bir türlü temin edilemiyor; birkaç parçalı ve her kafadan ayrı sesleri çıkaran ortaklık hükümetleri, millete güven veremiyordu. Tepedeki bu olumsuz tablonun aşağıya, sokağa yansımaları ise, kelimenin tam anlamıyla kaosu andırıyordu. Canına tak eden millet, engin sağduyusuyla yeni, yıpranmamış siyasilerden oluşan bir partiyi tek başına iktidara getirerek, istikrarın yolunu açtı. Artık top, milletin gözünde umut olarak beliren AK Parti iktidarında idi. AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasaklı addedilmesi ve seçimlere sokulmaması neticesinde; Abdullah Gül'ün Başbakanlığında kurulan hükümetle birlikte, yönetimde; ister istemez iki başlılık doğdu! Eşyanın tabiatına aykırı bu durumla bugünlere kadar gelindi. Buna rağmen, geçen 3 aylık dönem içinde hükümetin icraatları ve el attığı konular, yabana atılır cinsten değildi. Açıklanan 'Acil Eylem Planı' doğrultusunda emin ve kararlı adımlar atılmaktaydı. Tabii, bu meyanda; iktidarın kucağında bulduğu devasa dış konular; Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle ateşten top mesabesinde idi. Türkiye'nin AB üyeliği, Kıbrıs ve Irak gibi devasa konular, yeni hükümetten çözüm bekliyordu. AK Parti Hükümeti her üç konuya da ciddiyetle eğildi. Epeyce mesafeler de aldı. Ta ki, şu son 'Tezkere' konusuna gelinceye kadar.. Malum; 'Tezkere'yi Bakanlar Kurulu oluşturur ve Parlamentoyu gönderir. Daha işin başında, yani Bakanlar Kurulu'nda iken mesele tavsadı! Başbakan yardımcısı olan bir bakan (Ertuğrul Yalçınbayır), 'Tezkere'yi kerhen imzaladığını ve parlamentoda buna karşı oy kullanacağını açıkça ve televizyon ekranları aracılığı ile dillendirdi! 'Tezkere' daha Meclis'e giderken; Bakanlar Kurulu'nda kızılca kıyametin koparıldığını ve bir kısım bakanların, bu işe karşı oldukları, hükümet sözcüsü bakan tarafından kamuoyuna açıklandı! Dolayısıyla; perşembenin gelişi çarşambadan belli idi! İyi de; adama, 'bu nasıl hükümet ve hükümetçilik' diye sormazlar mı? Bir veya birçok bakanın 'kerhen' imza atması ne demektir? İmza ya atılır ve arkasında durulur veya atılmaz ve istifa edilir! Türkiye'nin her bakımdan güvenliğini ilgilendiren böylesine hayati bir meselede oyun oynamaya kimsenin hakkı olmasa gerektir! Böylesi bir durumda; en hafifinden Abdullah Gül Hükümeti'nin güvenilirliği kaybolmuştur! Süleyman Demirel doğru söylüyor: 'Eğer, ikinci oylamada da 'Tezkere' geçmezse hükümetin derhal istifa etmesi gerekir!' Çünkü; yönetim tutarsızlık kaldırmaz. Parti içi demokrasiyi kimseye anlatamazsınız! Çünkü; ondan da önemlisi parti disiplinidir. Bakınız; CHP, aleyhte olmak üzere 'grup kararı' aldı; demokratlığından bir şey mi kaybetti? Bilakis kazandı! Kim ne derse desin, birinci raundu, küçük hacmine rağmen CHP kazandı! Tabii, en az CHP kadar muhalefet etmekte olan Sezer de bu başarının ortağıdır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.