Belli ki, mahut çevreler; yani mevcut hükûmetin varlığından rahatsız olanlar, bu Meclis'e cumhurbaşkanı seçimini yaptırmak istemiyorlar! Bunun için de; meşru ve gayr-i meşru her türlü çareye başvurarak hükûmeti yıpratmak, yıldırmak ve hükûmet yetkililerini; başta Başbakan olmak üzere kızdırmak ve zemini kaygan olan mindere çekmek istiyorlar. Zemini kaygan olan mahut minder, kavga ortamıdır. Halbuki, hükümetler iş yapmak, sorun çözmek, denetlemek ve proje üretmek için vardırlar. Dikkat edilirse bu çevreler, hükûmetten, asli işleri için, herhangi bir rahatsızlık duymuyor; yani hükûmetin icraatlarını beğenmemezlik edemiyorlar. Gündem bu mu olmalı?!. Peki, bu kadar sorunu olan ülkenin gündemi kavga mı olmalı? Hiçbir ilgisi yokken, hükûmet birdenbire kendisini YÖK ile yargı arasındaki kavgada buldu! Ve onlar, kendi aralarındaki kavgayı bırakıp, hükûmetle kavgaya tutuştular! Maalesef hükûmet yetkilileri de verdikleri cevap ve beyanlarla, ister istemez kavganın tarafı olarak gözüktü. Kaygan zemine çekilen hükûmete karşı derhal batarya ile ateş başladı! İlgili-ilgisiz kişi; kurum ve kuruluşlar öfkelerini kusuyorlar. Yine belli ki, bunların amacı; tıpkı 1960'lı yıllarda Menderes iktidarına karşı olduğu gibi, üniversite öğrencilerini sokağa çekmek!.. Bu şekilde meydana getirmeyi umdukları çatışma ortamını yatıştırmak için askeriyenin müdahale etmesini beklemek! Bu durumu da gizlemeden, gazete sütunlarında ve televizyon ekranlarında dile getiriyorlar. Neymiş efendim; cumhuriyet, tehlikeye giriyormuş! Zaman tünelinde kalan kafalar! Bunların kafalarında nasıl bir cumhuriyet var ki, cumhuriyetçi bir rektör, cumhuriyet savcısı tarafından tutuklanmak istenince; varlığı tehlike arzetmiş olsun! Kargaların güleceği böylesine komik bir hal, bizim ülkemizde trajediye dönüşebiliyor. Nitekim, 60'lı yıllarda döndü ve milletin seçtiği DP iktidarı, TBMM ile birlikte alaşağı edildi! Zaman tünelinde kalan bu kafaların beklentisi aynı şeydir. Hükûmet, bu oyuna gelmemeli; çekilmekte olan ipin, diğer ucunda yer alıp çekmeye çalışmamalıdır. Gergin ortamın kimseye faydası yoktur. Hükûmet, bunlara laf yetiştirmek yerine işine bakmalıdır. Ateşe benzinle gidilmez! Ayrıca söz, dinleyene söylenir; bunların öyle bir niyetleri yok ki!... Şimdiye kadar kime, ne söz, dinletebildiler? Bizdeki muhalefet anlayışının cibiliyetinde bu denli bir yaklaşım tarzı olduğu ve bu durumu seneler senesi sürdürdüğü apaçık ortadadır. Yapılacak tek şey; onu kendi haline bırakmaktır! İktidarlar, yönetim sorumluluğunu taşır ve teenni ile hareket eder. Ateşe benzinle gitmez!...