Üçlü koalisyon hükümeti 3 senesini doldurdu. Tek başarısı, emsali görülmemiş bir başarısızlığı sergilemiş olmasına rağmen, en uzun süreli koalisyon hükümeti olmasıdır. Hükümet, icraatları ile milleti canından bezdirdiğinin idrakinde olarak; seçimin lafını bile etmekten devamlı kaçtı! Tek ümitleri; seçimleri normal zamanında yapmak; seçimler öncesi birkaç atraksiyonla milletin gözünü boyamak! Ama; öyle görülüyor ki, Başbakan'ın yakalandığı apansız rahatsızlık buna fırsat vermeyecek ve koalisyon partilerinin korktukları başlarına gelecektir! MHP lideri Bahçeli, hâlâ Başbakan'ın kendi iradesi ile vereceği çekilme kararından sonra; hükümette kalmanın hesaplarını yapıyor ve bu temennisini parti grubunda dillendiriyor. Bizce, Ecevit; tarihi misyonuna yakışan kararı vermekte gecikti. Bu saatten sonra, onun vereceği karar da sağlıklı değildir. Baksanıza, on gündür görüşemediği DSP milletvekilleri ziyaretine gidiyor; yalnızca Rahşan Ecevit'le görüşebiliyorlar. Kapıya çıktıklarında da, Başbakan'ın sağlıklı olduğunu, çok yakında görevinin başına döneceği kehanetini serdediyorlar! Cumhurbaşkanı'nın toplayacağı parti liderleri toplantısı için doktorları Ecevit'e saat tahdidi koyuyorlar! İki saat katılabilir diyorlar! Böyle bir durumda, çekilme kararını Ecevit'ten ziyade doktorların vermesi gerekirken; onlar, "MGK gibi uzun süreli bir toplantıya katılamaz, parti liderleri ile yapılacak toplantıya iki saatliğine katılabilir..." gibi; tıp literatüründe görülmedik, işitilmedik beyanlarda bulunuyorlar! Bu türlü gelişen olayı, ibret ve hayretle izleyen millet; acaba doktorların da, koalisyon üyeleri gibi seçim endişeleri mi var diye sormak zorunda kalıyor! Öte yandan, Ana Muhalefet Partisi lideri Tansu Çiller de, Başbakan'ın katılmayacağı toplantıya iştirak etmeyeceğini söylüyor. Cumhurbaşkanı'nın girişimiyle yapılacak toplantının gündeminde AB var. Yani, partilerüstü, hükümet üstü; 65 milyonun geleceğini şekillendirecek AB gibi, milletimizin 200 senelik hülyasının görüşülüp tartışılacağı böylesine önemli toplantı, partizanca hesaplar yüzünden istiskal edilmek isteniyor! Koca Mecliste ilk mektep talebelerinin yapmayacağı basitlikler sergileniyor! Anayasa'mız Cumhurbaşkanı'na oldukça geniş ve önemli yetkiler vermektedir. Her ne kadar, koalisyon partileri, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini kısmak için yarış halinde iseler de, bu an yetkileri haiz Cumhurbaşkanı'nın tam icraat zamanıdır! AB'ye üyelik müzakerelerinin başlatılıp başlatılmama kararının alınacağı bu önemli günde, Cumhurbaşkanı, en aktif rolünü oynamalıdır. Bu geçiş sürecinde, gerekirse bir Başbakan gibi davranmalıdır. Anayasa'nın kendisine tanıdığı hak ve yetkileri sonuna kadar kullanmalıdır. İç ve dış seyahatlere gidemeyen, dışarıdan gelecek heyetleri kabul edemeyen ve doktor raporuyla uzun süreli toplantılara katılması yasaklanan bir Başbakan'la bu memleket nereye gider? Hem de böyle bir dönemde! Burada; Ecevit kadar, Cumhurbaşkanı'na da, parti liderlerine de, doktorlara da; kısaca sorumluluk taşıyan herkese önemli ve tarihi görevler düşmektedir! Kimse; bana ne, benden sonrası tufan, diyemez! Çünkü bu fırsat, öyle lalettayin bir fırsat değildir. Bu millet, bu günü 200 senedir bekliyor! Ecevit'in en diri zamanındaki Başbakanlığında bu fırsatı bir kez teptik; yine Ecevit Başbakan, aynı fırsat bir kez daha önümüzde, ama Ecevit hasta! Bütün bunlar, sıradan olaylar ve tesadüfler değil; bu millet, vaktiyle ettiklerini mi çekiyor, ha; ne dersiniz?!