Huzur veren gazete...

A -
A +

Gazetemizin 37. kuruluş yıl dönümünü idrak etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Takvimler 22 Nisan 1970'i gösterirken, Fatih'te, mütevazı bir evin sofasında hararetli bir toplantı yapılıyordu. Otuzlu yaşlarına henüz basmış bir avuç idealist genç, Sevgili Enver Ören Ağabey'in etrafında toplanıp tartışıyorlar... Konu, milletçe eksikliği hissedilen alternatif bir gazete çıkarmak!... Enver Ağabey, arkadaşları ile istişare edip her birinin ayrı ayrı fikrini aldı. Onca maddî imkânsızlıklar içinde, hemen hepsinin kanaati olumsuzdu. Yalnızca Enver Ağabey'le birlikte, şu anda hâlâ gazetemizin duayeni konumundaki Mahmut Genç Ağabey'imiz olumlu fikir beyan ettiler. Sonuçta başkanın olduğu taraf ağır bastı ve o an için akşam gazetesi olarak çıkmaya karar verildi. İşte o gün bugündür; önce Hakikat, bilahare Türkiye ismiyle yayın hayatını sürdüren gazetemiz milletimizin hizmetindedir... "Alternatif gazete" ihtiyacı!.. Enver Ören Ağabey'in kafasındaki "alternatif gazete" neydi ve buna neden ihtiyaç hissedilmekteydi. Öyle ki, bu ihtiyaç artarak devam ederken, paralelinde gazetemizi de tirajını artırarak yanında sürüklemiştir. Sağ, sol, merkez, magazin her türlü gazetenin bolca bulunduğu bir ortamda çıkarılmak istenen bu yeni gazete anlayışını; içinde çeyrek asırdır yoğurulan bir kardeşiniz olarak bir nebze olsun açıklayayım... Yaşanılan devir, maddî ve manevî sıkıntıları ile bellidir. Dolayısıyla insanımız kahir ekseriyetle mutsuzdur. Zaten bu mutsuzluğu yüzünden okunmaktadır... Geçenlerde epeyce kalabalık bir gazete genel yayın müdürleri heyeti ile birlikte idik. Bir tanesi sağdaki, soldaki gazeteleri tek tek sayarak; okuyucu açısından özelliklerini de vurguladı. Ve özetle şöyle dedi: "... Öfkelenmek için şu şu gazeteleri, kendinin söyleyemediklerini söyleyebilen bir gazete isteyen şu veya bu gazeteyi, edep dışı magazin okumak isteyen şu gazeteleri; nefsinin intikam duygularını tatmin etmek isteyen falan gazeteleri; hepsinden önemlisi, gününü bu hercümerç içinde geçirdikten sonra akşam huzurla yatabilmek için de Türkiye gazetesini okumak gerekir!.." Malum, gazetecilik demek habercilik yapmaktır. Haber olayın olumsuz yönüdür. Günümüzde, günlük gazeteleri okuyan ve televizyonlardaki haberleri dikkatli ve sürekli takip eden kişinin kimyası bozulur. Sadece bir günlük haber bültenini izleyen veya bir günlük gazeteyi okuyanın bile asabı bozuluyor! İnsanın yaradılışına dikkat ettiğimizde moral değerlerin ne kadar mühim olduğunu görürüz. Demoralize olmuş insan huzursuz olup, işinde başarısız, davranışlarında anormallikler sergilemeye amadedir. Bütün bu olumsuzlukların ilacı, güler yüz; neşeli olma, tatlı dildir. Mesele, umudu elden bırakmamaktır. Bütün olumsuzluklara rağmen... Bir şeyin bütünü ele geçirilemiyorsa, bütünüyle de terk edilmeden, mümkün olabilenle yetinebilmesini bilmeliyiz. Mutlak kötülük, mutlak çirkinlik yoktur! En kötünün ve en çirkinin içinde bile bir güzellik bir hoşluk bulabiliriz. Yeter ki, mutlu ve umutlu bakabilelim. Hz. Mevlânâ talebeleriyle gidiyormuş, yolun kenarında bir leş görmüşler. Her birisi onun kötü ve çirkinliklerinden bahsederken Hz. Mevlânâ: "... Ne mevzun dişleri var, ne güzel!..." deyivermiş!.. Türkiye gazetemiz, bütün bu olumsuzluklar içerisinde olumlu yönüyle okuyucusunu bilgilendiren ve umutlandıran bir yayın politikası izliyor. Bundan dolayı da "Huzur veren gazete" sloganını hak ediyor. Nice huzur dolu seneler dileklerimizle...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.