İbret alınabilse!.. -2-

A -
A +

Devlet ve millet hayatımızın son iki yüz yıllık tarihine baktığımızda, 'bir ihanetler ve darbeler tarihi' olduğunu görürüz. Bunca olumsuzluklardan hiç ibret alınmamış ve tarih, tekerrür ede ede bugünlere gelinmiş.

Böylece; güç ve kudretten düşen idaremiz, 'üst akıl' denen dış güçlerin kontrolüne girmiş; onlar da bu işi 'vesayet' yöntemi ile sürdürmüşlerdir. Vesayet yönteminin en bariz vasfı, devletle milletin arasının açılmasıdır. Hatta, daha da ile giderek; birbirlerine düşman olmalarıdır.

Önce devlet, milleti aşağılayıp itmiş ve tanımazlıktan gelmiş; bunun üzerine millet de, tıpkı Karadenizli gibi; ben de seni hiç tanimayirum diyerek, aralarında kalın duvarlar örülmüştür.
Cumhuriyetle beraber, Meclis'in duvarında; 'egemenlik milletindir' diye yazıldı ama; bu, hiçbir zaman tatbik mevkiine konmadı. Gün geldi; demokrasiye geçme mecburiyeti hasıl oldu; ilk serbest seçimlerle işbaşına gelen Adnan Menderes, milletten yana tavır alınca, bedelini canıyla ödedi!

Mahut 'üst akıl' şunu görüyor ve not ediyordu: Ne kadar millete yanaşılırsa o kadar vesayet rejiminden uzaklaşılıyor ve ipler kendi ellerinden kayıyordu! Buna müsaade edemezlerdi; nitekim etmediler de! Her on yılda bir yaptıkları darbelerle; yönetimin dizginlerini hep ellerinde tuttular.

'Tezkere' ile birlikte askerî vesayetin kalemi kırılmış ama; bunun yerine; devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz ettirdikleri 'paralel' bir yapıyı, buna alternatif olarak yedekte tutuyorlardı!

Tıpkı eski başbakanlarla (Demirel, Özal, Ecevit, Yılmaz, Çiller) olduğu gibi, Tayyip Erdoğan'la da beraber yürüdüler! Ta ki, Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki mahut 'one minute!' ihtarına kadar.
Güney komşumuzun bu denli istiskalinden sonra; at kaçtı, torba düştü! Ve; darbeler art arda sıralandı. Bu cümleden olarak; Çözüm Süreci'ne yönelik olarak, Oslo görüşmelerini yürüten MİT Müsteşarı ve yardımcılarının tutuklanmaları istenmiş, yine MİT'in kontrolünde yurt dışına gönderilen TIR'lar, silah var düşüncesiyle durdurulup aranmış ve akılları sıra; Türkiye'yi terör örgütlerine silah yardımı yapıyor diye, faş edip rezil edeceklermiş, Gezi ve Kobani olayları bahane edilerek kalkışmaya yeltenilmiş, 12 yıldır birlikte yürüyüp aynı yağmurda ıslandıkları hükümetin hemen hemen her kurum ve kuruluşundan ve bakanlıklardan ihaleleri kendileri almamış gibi bir tavır sergileyip; uyduruk tapeleri sosyal medyada yayıp, hükümeti yıkmaya teşebbüs ettiler.

Art arda yapılan bütün bu darbe girişimlerinin her birisinin ülke ekonomisine verdiği zarar yüz milyar dolardan az değil.

Dışarıdaki onca düşmanla içerideki tüm Erdoğan muhaliflerinin el ele vererek giriştikleri onca darbe teşebbüsünden bir netice elde edilemedi. Neden?

Çünkü; 200 seneden beri bu toplumda darbeler yapıldı. Bunca darbelerden millet, yenile yenile yenmesini öğrendi! Ve; çeliğe su verildi! Millet, derdine deva olabilecek kanı taşıyan lideri bulmuştu; o da Tayyip Erdoğan'dan başkası değildi.

O Erdoğan ki, her darbeden güçlenerek çıkıyor ve mahut darbecilerle çelik-çomak oynar gibi oynuyor! Demek ki; Üstad Necip Fazıl'ın ifade ettiği gibi; '... Zaman döne döne, devrini icra ede ede çıktığı noktaya geldi!'

Ne diyelim; hoş geldi safalar getirdi!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.