İçlerine sindiremiyorlarsa da...

A -
A +

Politikada dün; 'kerhen' yapmak vardı, bugün ise içe sindirememe moda oldu! Bakınız; milletin af diye tanımladığı, hükümetin Şartla Salıverme dediği kanunun altında, birinci derecede sorumlu olarak sayın Başbakan'ın imzası var. Ama sayın Başbakan, işin içine eşini katarak ve Ecevitler olarak bu affı içlerine sindiremediklerini söylüyor! Halbuki, bu affın çıkışına baş etken bizzat Rahşan Ecevit'tir. Önceleri; babaları hapiste bulunan perişan haldeki çocukların durumlarını içlerine sindiremeyip, onları babalarına kavuşturmak için, Şartla Salıverme Kanunu'nun çıkmasına ön ayak oldular. Hükümet, Şarla Salıverme Kanunu'nu çıkarırken kantarın topuzunu kaçırmıştı. Çıkarılan kanundaki mantık; 'malın candan daha kıymetli' olduğu yönündeydi. Mesela; işlenen ekonomik suçlar af dışı tutulurken, insan canına kasteden katilleri salıverdi. Katilleri salıverirken de, bunların aralarında ayırım yaptı ve toplumda; 'benim katilim iyi, senin katilin kötü!' imajını oluşturarak hukuk adına cinayet işlendi! Kanun, Anayasa Mahkemesi'nin iş'arı istikametinde düzenip, kapsamı genişletilerek yeniden hazırlandı. Yetkililerimiz, kanunu bu haliyle de içlerine sindiremediklerini beyanla Kösk'e gönderdiler! Köşk, her zamanki tavrını koydu ve kanunu ikinci kez 'veto' ederek Parlamentoya iade etti. Cumhurbaşkanı 'veto' gerekçesinde; kanunun kabulünde, Parlamento'nun 5'te 3 çoğunluğu olan 330 oyun gerekli olduğunu ileri sürüyor. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de, bunun genel bir af kanunu olmadığını; Şartla Salıverme Kanunu'ndaki bir değişiklikten ibaret olduğunu ve dolayısıyla 330 oya gerek olmadığını savunuyor. Netice itibariyle, Bakanlar Kurulu kanunun aynen çıkarılmasına karar verdi. Hükümet, başka seçeneğimiz yok derken; Cumhurbaşkanı da, ikinci defa önüne aynen gelen kanunu onaylamak zorunda. Dolayısıyla soldaki ve sağdaki bütün katillere gün doğuran bu kanun, yetkililerimizin içlerine sinmese de (!) çıkmış olacak. Yabancılar, bizim ülkemize 'suçluların cenneti' diye bakıp öylece değerlendiriyorlar. Çünkü; bu ülkedeki haksızlıklar; devamlı surette çıkarılan aflar yüzünden yapanların yanında kâr kaldığına göre, dürüst olmak enayilikten öte ne mana taşıyor?! Zaten, bizim ülkemizde çıkarılan ve yürürlüğe konulan bütün kanun, tüzük ve yönetmelikler ve alınan hemen bütün kararlar, dürüst ve namuslu vatandaşı çileden çıkarmak içindir! Hayatı onlara yaşanamaz kılmak içindir! Suçlular, 'yaşasın kötülük' derken haksızlar mı?!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.