İhanetler tarihi! -1-

A -
A +
Ne tuhaf değil mi? En iyi bilmemiz gereken yakın tarihimizi hiç bilmiyoruz! 2013 Türkiye'sinde, hâlâ ulaşılamayan arşivlerimiz var. Neyi, kimden sakladığımızı da bilmiyoruz. Resmî tarih; tutarsızlıklarla ve çelişkilerle dolu... Ne, yaşayarak görenlerin anlattıklarına ve ne de; bütün bunları araştırıp vesikaları ile yazanların yazdıklarına uyuyor!
Resmî tarihe alternatif olarak doğan araştırmalara, vesikalara ve yazılan kitaplara bakıldığında görülecektir ki: Bizlere anlatılmayan ve gösterilmeyen yakın tarihimiz, tamamen yalan ve iftiralar üzerine kurgulanmış; gerçekte ise, destanlık çapta ihanetlerin öykülerinden ibarettir!
Bu kadar haini ve iç düşmanı olan bir millet için ayrıca, dış düşmana ihtiyaç var mı? Elbette var; hem de envai çeşit.. Zira, içerideki satılmışlar, dışarıdakilerin piyonları!..
Bırakın daha evvelini; 1950'den sonraki; yani demokrasi(!) dönemimizdeki olaylara; kuşbakışı bir nazar bile her şeyi anlatmaya kafidir.
Çok partili hayata geçişimiz; öyle anlatıldığı gibi, İsmet İnönü'nün bu millete armağanı değildir. İnönü'nün; kendisininkinden başka partilere ne denli hayat hakkı tanıdığını; Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (partisi) ile Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı daha doğmadan nasıl boğduğu ve mensuplarına, hayatın nasıl zehir edilip işkenceler yapıldığı cümle alemin malumudur. İnönü, Mustafa Kemal'e bile tahammül edememiş ve onu ademe (yokluğa) mahkûm etmiştir. Araları öylesine açılmıştır ki, Mustafa Kemal, onu 1937'nin sonlarında başbakanlıktan uzaklaştırır ve yerine Celal Bayar'ı getirir. Mustafa Kemal'in ölümüyle; 'ölü' bilinen İnönü, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak sayesinde, Ankara'ya çağırılıp Cumhurbaşkanı yaptırılmıştır.
On bir yıllık cumhurbaşkanlığı süresince de, M. Kemal'den ve onun yakınlarından intikam almıştır. Paradan bile M. Kemal'in resmini çıkartıp kendi resmini koyması her şeyi anlatmıyor mu?
İşte; 'tek adam'ı silip, böylesine tek adamlığa soyunan bir kişi mi, çok partili hayatı isteyecektir? Hemen her şeyde olduğu gibi, çok partili hayat da dışarıdan dayatıldı ve İnönü, bunu, kabule mecbur edildi!
İnönü zihniyetinin en karakteristik özelliği, milleti insan yerine koymamaktır; onu aşağılamak ve itip kakmaktır. Zira, ona göre, kendisine oy vermeyen millet, 'cezalandırılmaya müstahaktır!' Yine, o zihniyete göre; millet nedir ki, seçtikleri ne olsun?!
Bu yüzden olsa gerektir ki, milletin seçtikleri her on yılda bir alaşağı edilerek; idam sehpalarında sallandırılmaya veya zindanlarda çürütülmeye terk edilmiştir!
Velinimeti M. Kemal'e ihanet ve nankörlük eden İnönü'den; iyilik sadır olabilir mi?
Aynı zihniyet; dün, Adnan Menderes'e ve Turgut Özal'a hayatı zehir etti, bugün de onların devamı olan, yani millete hizmet için çırpınan Tayyip Erdoğan'a karşı aynı oyunlar oynanmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.