Türk'ün talihine bakın ki, tarih boyu, veliy-i nimeti olduğu ve iyilik yaptığı milletlerin gadrine uğramış, onlardan zulüm görmüştür. Türk'ün aşk,vecd, mehabet ve kudret devrinde, tespih böcekleri misali kabuklarına çekilen ve sinsice hesaplar yapan kılıç artığı bu milletler; kurt kocayınca aslan kesilen köpekler misali, Türk'ün haşmet, mehabet, güç ve kudreti gidence, derhal kahraman oluyorlar! Bu hal, dün olduğu gibi bugün de böyle. Dün, Cihan Devleti'miz yıkılırken, içimizde yılan misali, asırlar boyu beslediğimiz milletler (müslimi, gayr-i müslimi), dışarıdaki düşmanla işbirliğine giderek, bu meş'um tablonun gerçekleşmesine ön ayak olmuşlardır. Yegane kahramanlıkları, Türk'ü içinden ve arkadan vurmaktır! Bütün bu şeytani hesapların ve sinsice oyunların sonunda Türk'ü, Anadolu Yaylası'na iten ve orada ikamete mecbur eden milletlerin hiçbirisi, o gün bugündür, rahat ve huzur yüzü görmemiştir. İşte Orta Doğu, işte Kafkaslar, işte Balkanlar ve işte Kuzey Afrika! Türkler fethettikleri yerlerin sınır boylarına, Anadolu'dan seçkin Türk boylarını yerleştirir ve böylece İmparatorluk sınırları güvence altına alınmış olurdu. Rus-İran ortak sınırımıza yerleştirdiğimiz Ahıska Türkleri bu cümleden olup, Birinci Cihan Savaşı'ndan sonra Rusya tarafına kalan ve komünist Rus idaresi ile birlikte; köy köy, mezra mezra, aile ve hatta tek bir fert şeklinde, Rusya'nın dört bir yanına çil yavrusu gibi dağıtılan bu asil insanlar öz-beöz Türk'tür ve bugün bile, Türklüklerini ve sahip oldukları Anadolu Türkçesini kaybetmemişlerdir. Bugünkü Rusya'nın ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin neresine giderseniz gidin, bu asil, mazlum ve kavruk Ahıska Türkleri ile karşılaşır ve bir Anadolu Türk'ü yakınlığı görürsünüz. İnönü'nün elinin tersi ile itip Rusya'ya terk ettiği Ahıska Türklerinin gördüğü mezalime, insanlık tarihi çok ender şahit olmuştur. Yük vagonlarına tıka basa doldurulan kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar; uçsuz bucaksız Sibirya steplerine günler boyu taşınmış ve taşınma esnasında, aç ve susuz bırakılan bu insanlar, her türlü beşeri ihtiyaçlarını görmeye, güneş görmeyen o vagonlarda yapmaya mecbur kalmışlardır. Tabii, günler sonra varılan istasyonda vagonlardan boşaltılan yalnızca insan cesetleri idi. Bunlardan arta kalanlar, Türklüklerinden hiçbir şey kaybetmeden,Türk Cumhuriyetleri ile birlikte Rusya'nın 1500 ayrı noktasında hayat mücadelesi vermekteler. Çok az bir kısmı Türkiye'ye gelebildi, bunlardan da çok az bir kısmına vatandaşlık verildi. Gayretli kardeşim Mehmet Oğuz, gecesine gündüzünü katarak Ahıskalı kardeşlerimize hizmet vermektedir. Kurduğu Ahıska Türkleri Derneği ile, adeta Dışişleri Bakanlığı'nın bir ofisi gibi çalışmaktadır. Allah gayretlerini artırsın. Eski Yugoslavya topraklarında yaşayan Türkler de, bugün Sırp ve Makedon mezalimi altında inim inim inlemektedir. Ateş çemberinde ölüm kalım mücadelesi vermektedirler. NATO müttefiki Türkiye, mezalime uğrayan soydaşlarına karşı sesini en yüksek perdeden çıkarmalı, haykırmalı ve gerekirse NATO ile birlikte müdahale etmelidir.