İki buçuk parti

A -
A +

Allah, önümüzdeki iki seçim döneminde ülkemize koalisyonlar dönemi yaşatmasın dua ve temennisi ile makaleme başlıyorum! Zira, bizim ömrümüz (yaşımız 54) genellikle koalisyonlar idaresinde geçtiği için, onun ne mene şey olduğunu sanırım bizim kadar bilen olmaz. Demokratik hayatımızın tılsımı; henüz on yılını yeni doldurmuş iken, 1960 ihtilali ile bozuldu. O bozukluk ve onu düzeltiyoruz diye yapılan 1961 anayasası ile de daha da bozularak; 1971 muhtırasına, o da yetmedi 1980'de de yeni bir askeri darbeye ve 1982 anayasasına gelindi ki, yapılanların hiç birisi sadra şifa olmadığı gibi, hastalığı büsbütün artırdı. 1960'tan 2002 seçimlerine kadar geçen 42 sene içerisinde yalnızca; Süleyman Demirel'in 1965-1969 arası bir dönemi ile, merhum Özal'ın 1983-1991 iki dönemi hariç tutulursa, geride kalan süre (30 seneye yakın) ya koalisyonlarla ya da ondan da beter partiler üstü (ne demekse!) darbe yönetimleri ile idare edildik. Ülkemizde taş üstüne taş konabilmişse, yalnızca bu tek başına iktidar dönemlerinde konabilmiş; diğer zamanlarda ise, ülkemizin kaynaklarını talan ederek kurutmakla uğraşmışız. 2002 seçimlerine 50'yi aşkın partiyle girmemize rağmen, milletimizin engin sağduyusu sayesinde sandıktan tek parti iktidarını çıkarabildik. Bundan dolayıdır da milletimiz, genel idarede olsun mahalli idarelerde olsun derinden bir nefes aldı. Bunların hesabını hiç kimse veremez! Koalisyonda, yahut darbe yönetimleri ile geçen yıllar bu ülkenin kayıp yıllarıdır. Bunların hesabını hiç kimse veremez! Merhum Turgut Özal gelişmiş demokrasilerden örnek verirken, iki buçuk partinin üzerinde durur; bizde de öyle olmasını arzu ederdi. Nitekim, sağlıklı işleyen ABD ve Avrupa demokrasilerinde hep iki buçuk parti vardır! Tek başına herhangi bir partinin iktidarı demek, istikrar demektir. Millet, tek başına bir partinin iktidarını çok iyi değerlendirir; beğenirse bir dönem daha iktidara taşır, beğenmezse diğer partiyi iktidara getirir. Yani, iktidarın icraatlarının hesabını rahatlıkla sorabilir. Koalisyonlar öyle değildir. O yönetimlerde, hem devletin imkanları kapanın elinde kalıp çarçur edilir ve hem de kimin ne yaptığı pek belli olmaz! Çünkü, seçimlere yakın koalisyon ortakları birbirlerini suçlama ve başarısızlığı birbirlerine yüklemeye başlarlar ki, millet, bu karambolden pek birşey anlamaz. Onların da zaten istediği budur. Talanlarını dumanlı havada icra ederler! Şimdi önümüzde 22 Temmuz seçimleri var. Öyle görülüyor ki, bu seçimlerin sonucunda da iki buçuk partili bir parlamentoya sahip olacağız. Bu günkü gidişat onu göstermektedir. Hem Cumhurbaşkanını seçtirmediler... DYP ile ANAVATAN'ın birleşmesini, Aydın Menderes'in benzetişiyle birbirlerine sarılarak intihar girişimi olarak görüp değerlendirmiştik. Birleşme gerçekleşmeyince; artık birbirlerine sarılmalarına da gerek kalmadı; her birisi müstakil olarak uçurumdan atlayap intihar edebilirler! Çünkü; kendilerini sağın temsilcileri olarak göstermek gayretinde olan bu partiler; bugünkü kaotik ortamın yegane sorumlularıdır. Hem Cumhurbaşkanını seçtirmediler ve hem de önümüzdeki dönemde seçilebilmesinin önünü tıkamaya vesile oldular. Tek başına bu başarıları bile onları yeniden sandığa gömmek için yeter de artar bile! Baksanıza; Süleyman Demirel bile bunlardan ümidi kesmiş olmalı ki, soldaki CHP'ye eleman göndermekte, onlara siyasi taktikler vererek, müşterek hareket etmektedir! Demek ki, Süleyman Bey de bunlardan (DYP-ANAVATAN) bir şey olmayacağını anlamış ve ümidini kesmiştir. Ama, Süleyman Demirel'in CHP'ye bel bağlaması ve onu can ü gönülden desteklemesi; bütün siyasi hayatı boyunca CHP ile olan mücadelesinin ne denli gayr-i samimi olduğunun tipik örneğidir. Süleyman Demirel'i istikbalin tarihçisi yazarken bu şekilde değerlendirecektir. Yani diyecektir ki, bu kişi yarım asra yakın siyasi mücadelesini hep sözde yapmıştır. CHP karşıtı gözüküp milletten oy almış ama, gerçekte bütün zerreleriyle CHP'li yaşamış ve CHP'nin değirmenine su taşımıştır. Tıpkı Celal Bayar gibi..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.