Ana muhalefet partisi CHP, 13. olağanüstü kurultayını "rüşvetin" ve "yumrukların gölgesinde" yaptı. Kurultay salonu adeta bir savaş alanını andırıyordu. CHP'lileri böylesine gerginliğe sürükleyen neydi acaba? Elli dört senedir, tek başına iktidara gelememek, daha açık ifadeyle müzmin muhalefet olmak mı; yani CHP'yi iktidara taşımak için miydi bütün bu yapılan rezillikler? İktidara gelmenin yolu yordamı belli; Türkiye bir hukuk devletidir ve asla bir muz cumhuriyeti değildir. CHP kurultayındaki manzaralara bakarken, tiksinmeyen ve siyasetten nefret etmeyen aklı başında insan olabileceğini düşünemiyoruz! Sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partide cereyan eden bu çirkin manzaralar, halkımızı gelecek hakkında derin endişelere sürüklemiştir. Yumrukla, kaba kuvvetle nereye varılmak isteniyor? Genel başkanlığa aday olan yani, Türkiye'yi başbakan olarak yönetmeye talip olan birisi, kendi partisinin Bakırköy Belediye Başkanı'nı yumruklayıp hastenelik ediyor! Ağzını, yüzünü kan-revan içinde bırakıyor. Onu desteklediğini iddia eden partili bir milletvekili, Kurultay Divan Başkanını; bütün televizyonların canlı yayın yaptığı bir ortamda yumrukluyor! Taban değişimden yana Bütün bu çirkinlikler milletin gözleri önünde cereyan ettiğine göre; belli ki bunlar halktan çekinmiyorlar ve utanmıyorlar! İşi zorbalıkla halletmek isteyen bu kadrolara millet nasıl güvenecek? Kendi idaresini bunların eline verir mi? Deniz Baykal onca tahrik edici, karalayıcı ve suçlayıcı konuşmasına rağmen, gerçek delegelerin ancak yarısının oyunu alabildi. Milletvekillerinin ve il başkanlarının delege olduğu bir ortamda, bunların ekserisinin oyunu alan Deniz Bey; görünen o ki; tabanını yitirmiş durumdadır! "Kurşun asker" görünümündeki bu denli delege sayısı en az iki yüz elli civarındadır. Sandıktan çıkan sonuç ise, farkın yalnızca iki yüz on dört olduğunu gösteriyor. Bundan anlaşılıyor ki, partinin gerçek tabanı değişimden yana... Tam ortasından bölünmüş gözüken parti, bu haliyle birliğini ve dirliğini sürdürebilir mi? Hiç sanmıyoruz. Zaten Baykal'ın suçlamaları sonucunda, Sarıgül ve ekibini tasfiye beklemektedir. Böyle bir durumda, yani partinin ortadan ikiyi ayrılmış olduğu bir durumda tasfiye nasıl olacaktır? Bu durum, solda yeni bir partinin kurulacağı manasına gelmiyor mu? Şimdilik "inadına" seçilmiş olan Baykal ve arkadaşları, karşı tarafın "çarşaf liste" önerisini de reddetti! Artık iş, Baykal ve arkadaşlarının hazırlamış oldukları tek listeyi delmeye kaldı! Sağlıklı mı prematüre mi? Genel başkanlığı bizce kıl payı kazanan Deniz Baykal, teşekkür konuşmasında; "bugün CHP yeniden doğdu" dedi. İyi de bu doğum nasıl bir doğumdur? Sağlıklı mı prematüre mi? Gelişen olaylarla bunu, önümüzdeki günlerde daha iyi görebileceğiz. Eşkıyalıkla ve rüşvetçilikle suçladığı ve İnönü'nün sözüne vurgu yaparak; "eşkıyanın gece yarısından sonra ne yapacağı belli olmaz" dediği bu insanlarla yolunu ayıracağı ve onlara partinin kapılarını sıkı sıkıya kapatacağı apaçık ortadadır. Bu kurultayla "inadına" Deniz Baykal kazanmış olabilir ama; başta ana muhalefet partisi CHP ve Türk demokrasisi çok şeyler kaybetmiştir.