Irak toprakları tarihinin en berbat dönemlerinden birini daha yaşıyor. Birinci Cihan Savaşı sonunda İtilâf devletlerinin (İngiltere-Fransa) cetvelle çizmiş oldukları, çapraşık Orta-Doğu haritası, bugünlerin habercisiydi adeta! Zaten; şu İngilizler, bir yeri işgal ettikleri vakit; o yerden çekilseler bile, nedense orası bir daha iflah olmuyor! 23 senedir ülkesinden ayrı yaşamış Şii lider el-Hekim'in, Hz. Ali Camii'nin önünde, yüzden fazla kişiyle birlikte öldürülmesi, Irak'ın süratle Lübnan'laşacağının açık işaretidir! Evet; Irak süratle iç savaşa doğru sürükleniyor! Irak'ı bu duruma iten, işgalci güçlerin (ABD-İngiltere) tutum ve davranışlarıdır. Bir İslam ülkesinde halka ve özellikle kadınlara nasıl davranılacağını bilmelerine rağmen; bunun tersine yani tahrikkâr davranmaları, bilinçli bir siyasetin sonucu olsa gerektir! Yani, bilinçli olarak, sulh ve sükun temin edilip Irak istikrara kavuşturulmak istenmiyor! ABD askerlerinin sivil halk üzerindeki baskı ve şiddeti başka ne ile izah edilebilir? Zira, yangına körükle gidiyorlar. Olayların daha da tırmanması ve Irak'ın iç savaşa sürüklenmesinden medet uman bu işgalci gücün yapmak istediği; bazılarının sandığı gibi, orayı terketmek değil; tam tersine orayı daha iyi yönetebilmek için bölmeyi hedeflemektedir! Zaten Birinci Körfez Savaşı'nın sonunda, aynı ABD, Irak topraklarını; 33. Paralelin güneyi ve 36. Paralelin kuzeyi diye fiilen üçe ayırmamış mıydı?! Şimdi ise, bu durumu kuvveden fiile çıkarmak için; etnik ve dini grupları birbirlerine kırdırmak ve böylece işini kolaylaştırmak istiyor! Nasıl olsa; vuku bulacak böyle bir iç savaşta, kendilerince insani zayiat olmayacak! Irak'ın toprak bütünlüğünü yitirip, bölünmesi durumunda; bundan en ziyade etkilenecek ülke, şüphesiz Türkiye'dir! O Türkiye ki, hâlâ Irak'a asker gönderilip gönderilmemesi konusunda tereddüt geçiriyor ve işi ağırdan alıp; aklınca zaman kazanıyor! Zaman mı kazanıyor, yoksa vakit mi kaybediyor; bunu hep birlikte göreceğiz! Kuzey Irak'ın Kürdistan denilen bölgesinde 6-7 bin PKK-KADEK militanı, silahlı olarak varlıklarını sürdürmektedir. Yeni oluşumla beraber; bu militanlar silahlarını bırakıp partileşerek oradaki demokratik sürece iştirak edebilirler! Kabul edilmedikleri takdirde; Türkiye'ye dönük terörist eylemlerini sürdürmek isteyebilirler! Dikkat edilirse; her iki oluşum da Türkiye'nin aleyhinde sonuçlar doğuracaktır! Türkiye'nin aleyhinde olabilecek bütün bu oyunları bozabilmek için; Mehmetçiğin orada bulunması şarttır! Tehlike; göz göre göre geliyorum diyor! Türkiye, bu durumu görmezlikten gelemez! O vakit; tıpkı ABD'nin geliştirdiği yeni savunma konsepti gibi; güvenliğini ve varlığını tehdit eden buraya müdahale etmek zorunda kalmayacak mıdır? Ankara elini çabuk tutarsa oyunu bozabilir!