İş bize düşüyor

A -
A +

Bundan böyle Avrupalılar "uygulama" diye üzerimize gelecek. Bunda da yerden göğe kadar haklıdırlar. Hasta, reçetede yazılan ilaçları alıp kullanmazsa; o ilaçların yazılması ve eczanenin raflarında durması neyi ifade eder? Böyle bir hastanın iyileşme ihtimalinden bahsedilebilir mi? Bu günlere de şükür! Biz, Türkiye olarak şimdiye dek hastalığımızı da kabul etmiyorduk. Suçu hep Avrupa'ya atarak, işin içinden sıyrılmaya bakıyorduk. Bizim yaptığımız tipik "şark kurnazlığı"ndan başka bir şey değildi! Bizi bu halimizle AB'ye alırlar mı zannettik? Yoksa, AB'ye girmeyi hiçbir zaman düşünmedik de; dostlar alış verişte görsün kabilinden idare-i maslahatla mı iştigal ettik? Neticede kazın ayağının öyle olmadığını gördük veya nasıl olduğunu bize gösterdiler. İşimizin zorluğu yeni başlıyor. Şimdiye kadarki reformlarımızda; bizden istenilen Kopenhag Kriterlerini sadece kanunlarımıza koyabildik. Oysa önemli olan -ki, Avrupalılar da bunu bekliyor- bunların tatbikatıdır. Bunun için de evvel emirde muhtaç olduğumuz şey zihniyet değişimidir. Bir ülke düşünün ki; yönetim tarzının adını demokrasi koymuşlar; ama, her kademedeki resmi idare vatandaşına tepeden baksın; onun beyanını esas kabul etmesin!.. "Yaşadığınızı ispat edin!" Maaşını, vatandaşın vergileriyle alan memur, asıl işi olan hizmeti bırakıp, vatandaşına eziyet yapsın! Onun işini rüşvetle görmeye kalksın!. Şu işe bakın ki, bizde vatandaş sahip olduğu nüfus cüzdanı, diploma vb. bir evrakının fotokopisini resmi bir daireye veremez! Verirse kabul görmez. O evrakın noterden tasdiki istenir! Noter, hakim midir, yahut adli tıp kurumu mudur; o evrakın sahte olup olmadığını nasıl bilecektir. Vatandaş bankadan emekli maaşını almaya gidiyor. Vatandaşa yapılan eziyet Bankamatik kartını iade ediyor. Bankaya girip soruyor. Aldığı cevap; "sizin, yaşadığınızı ispat etmeniz lazım!" Vatandaş soruyor; öldüğüme dair bir ihbar mı aldınız? -Hayır, mevzuat böyle! -İşte; bakın ben ölmedim. Yaşıyorum, bu da nüfus cüzdanım. -Bu şekilde kabul edemeyiz. Mahalle muhtarından belge getirmeniz gerekli! KKTC'de bile noter yoktur; biliyor musunuz? Orada dahi vatandaşın beyanı esas kabul edilir ve vatandaşa; şuraya git, şu evrakı getir, bunu tasdik ettir diye eziyet edilmez. Böyle yapıyoruz da; suiistimalleri mi önleyebiliyoruz? Ne münasebet! Binlerce sahtekâr, envayi çeşit yalan-dolan ve hilelerle işlerini yürütüp haksız yere kazançlar elde ederken; zavallı dürüst vatandaş kapılarda süründürülüyor! Bu mudur adalet; sosyal devlet?! Kim ne derse desin; iyi ki şu AB var ve adamlar bizi bizden iyi biliyor ve denetime tabi tutuyorlar! Demokrasiyi de, insan hak ve hürriyetlerini de, hukukun üstünlüğünü de bize tattıracaklar! Oh! Ne ala memleket!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.