İsviçre, dünyanın, sözde en medeni ülkelerinden.. Ve, demokrasinin, sözde kamil manada uygulandığı yegane ülkelerden bir tanesi.. Ayrıca, dünyanın, sözde en emin yeri.. Bu cümleden olarak; dünyanın dört bir yanından insanlar paralarını ve mücevherlerini bu ülkenin bankalarına yatırıyorlar. Bir Üçüncü Dünya Savaşı çıkarsa; dünyanın diğer bütün ülkeleri işgal edilip yakılıp yıkılsa bile, İsviçre'ye dokunulmayacakmış! Sanki, o paralar neye yarayacaksa! Avrupa'nın göbeğindeki bu ülkede yapılan referandumla minare yapımı yasaklandı. Minare, caminin bir unsuru; dolayısıyla bu şekildeki bir kararla cami yapımı yasaklanmış oluyor. İnanç hürriyeti, kişinin tabii haklarındandır. Bütün demokrasiler, bunu, böyle kabul eder. İnsanın doğal bir hakkının sorgulanması yapılıyor ve; bir inanç grubu için bu hakkın olup olmaması halka soruluyor. Bu hakkın halka sorulması dehşetengiz bir ayıp olup; bir halkın da bu hakkı yasaklama kararı ise, ayıp ötesi bir ayıptır. Bütün bu ayıpları, İsviçre hükümeti ile halkı işlemiştir. Medeniyette kendisini önde gösteren Fransa lideri Sarkozy de, aynı küstahlığa gecikmeden ortak oldu. Bu durum, tek kelime ile, İslamafobi değil de nedir? Bu duruma bir de tersinden bakalım. Türkiye'mizde böyle bir referandumun yapıldığını düşünelim. Muhal farz, Türkiye'deki kiliselerin çan kulelerinin yasaklanıp yasaklanmayacağını halka sormuş olsak. Sadece sormayı düşünsek bile, bu durumu dile getirdiğimizde; dünya alem bize etmediğini bırakır mıydı? Oysa bizim tarihimiz ortada; camiyi, kiliseyi ve havrayı yan yana yaşatmış bir medeniyetten gelmemize rağmen, bizler, bu halimizle barbar, onlar ise, bu inanç düşmanlıkları ile medeni öyle mi? İsviçre, kendini, bu akıl almaz ayıptan derhal kurtarmalıdır. Aksi halde; bu kötü haliyle başka kötülere de örnek teşkil edebilir! 'Men Dakka duka!' Çalma kapıyı, çalarlar kapını!...