İşte lider! İşte kadro!

Türkiye'deki vesayet rejiminin banisi CHP'dir. 1960 askerî darbesi ile alaşağı edilen milletin iktidarı yerine başka iktidar güçleri arandı; bulundu ve önce 1961 anayasasına ve daha sonra da 1982 anayasasına konarak vesayet rejimi geliştirildi. 1960'tan sonraki her on yılda bir yapılan askerî müdahalelerle de bu rejim kollanıp korundu! Gerçek demokrasiye biçilen bu kefende suçlu, elbette ki tek başına askerler değildir. Sivil bürokrasi de aynı istek doğrultusunda atbaşı giderek bu suça ortaktır. Bürokrasi böyle de; siyaset kurumu ak sütten çıkmış ak kaşık mı? Bürokrasiyi bu suça iten ve teşvik eden ise, siyasetçiden başkası değildir. Siyasetçi böyle yapmakla kendi ayağına kurşun sıkıyor değil mi? Elbette; ama, milletin oyuyla ebediyen iktidara gelemeyeceğini çok iyi bilen CHP, muktedir olmanın yolunu bu şekilde buldu! Ta 1960'tan beri davul, gelip geçen iktidarların boynunda olup, tokmak ise, devamlı olarak CHP zihniyetinin elinde olmuştur. Zavallı millet, her sandığa gidişinde; bu vesayet rejiminden kurtulmanın işaretini vererek; CHP dışındaki partileri iktidara taşıyor ama; gelen bu iktidarlar da sadra şifa olamıyorlar. Vesayet rejiminin kuşatılmışlığında eriyip gidiyorlar. Recep Tayyip Erdoğan ile siyaset yeni bir lider tipi ile tanıştı. Bu lider şimdiye kadarki alışagelinenlerden çok farklı idi. Risk alıyor tehlikenin gözlerinin içine bakarak üstüne üstüne gidiyordu. Diklenmiyordu ama dik durmayı kendisine prensip edinmişti. Milletten aldığı emanetin şuurunda bir liderdi ve ne yapacağını, ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyordu. Halbuki onun için; muhtar bile olamaz demişlerdi. Öyle diyenlerle farkını, o gün bugün iktidarda bulunarak ve başbakan olarak gösterdi! Hem de alışılagelinen iktidarlar gibi değil. Milletin hak ve hukukunu koruyarak ve milletin emanetine sahip çıkarak. Kurduğu AK Parti'yi Türkiye'nin en büyük partisi haline getirerek, çok kısa bir zamanda iktidara taşıdı. Kısmi anayasa değişikliği için, Grubu'nda yaptığı toplantıda arkadaşlarına; 'ya tarih yazacağız, ya tarih olacağız!' diyerek, lider kararlılığını gösterdi. Meclis'teki kadrosu da liderine sahip çıktı ve onu mahcup etmedi. Oysa siyasî tarihimiz, bu denli mahcubiyetin emsalsiz örnekleriyle doludur. Bundan dolayı da, hamd ederek; işte lider, işte kadro diyoruz!